Tarihçe-i Hayat | Sekizinci Kısım - Isparta Hayatı | 654
(612-740)

Avukat Mihri Helâv’ın Müdafaasından Parçalar:

Risâle-i Nur müellifi, bütün müellif ve muharrirlerin en mütevaziidir. Şöhret ve tekebbürün en büyük düşmanıdır. Bütün dünya metaına arka çevirmiştir. Ne mal, ne şöhret, ne nüfuz... Bunların hiçbirisi onun pâyine ulaşamamıştır ve ulaşamaz. Gandi bile onun kadar dünyadan elini çekememiştir. Günde elli gram ekmekle ve bir çanak çorba ile tagaddi eden bu büyük adam, yaşıyorsa ancak Kur’ân ve îmana hizmet için yaşıyor. Başka hiç, hiçbir şeyin, onun nazarında kıymet ve ehemmiyeti yoktur. Böyle iken, eserinin medh ü sitayişinde bulundu diye onu suçlandırmağa çalışmak, 163. maddenin cürüm ağına sokmağa uğraşmak; hak ve adaletle, insafla, ilimle, insanî düşünce ile, hukuk fikriyle, mantıkla, akıl ve fikirle kabil-i telif midir? Burası yüksek mahkemenin takdirine âidtir.

...

Hükümete muhalefet bahsi hakkında da birkaç söz söyleyerek ma’rûzatımı neticelendirmek isterim. Karşınızda kemâl-i saffet ve samimiyetle âdilâne kararlarınıza intizar eden bu asırdîde zat, ömründe hiçbir defa hilâf-ı hakîkat beyânda bulunmağa tenezzül etmiş bir adam değildir. İlk celse-i muhakemede, bu günkü hükümetten memnun olduğunu ve muvaffakiyetine dua ettiğini, onun beğenmediği ve tenkid ettiği hükümet, eski hükümetler olduğunu alenen söylemiştir. Filhakika, müvekkilim, bütün milletle beraber istibdâda karşı mücadele etmiş, hürriyet ve demokrasinin te’sisine çalışmış ve bu hususta husûle gelen muvaffakiyetten dolayı da memnun olmuştur. Risâle-i Nur’un gayesi de içtimâî nizam ve intizamı kalblere yerleştirmektir. Siyasî rical, siyasî sahada nizam-ı içtimâîyi, milletin hak ve hürriyetlerini te’mine çalıştıkları gibi, Risâle-i Nur müellifi de, ma’nevî sahada, kalblerde bunları yerleştirmeye çalışıyor. Gayeler müşterektir. Bir mekteb-i irfan olan Risâle-i Nur’un müellifi ve şâkirdleri âsayişin, nizam ve intizamın fahrî ve ma’nevî bekçileridir. Ma’nevî sahada, kalblerde ve dimağlarda anarşinin, bozgunculuğun kalkmasına çalışmaktadırlar. Kemâl-i samimiyetle, hiç bir ivaz ve garaz olmaksızın, hiçbir karşılık beklemeksizin, yalnız Allah rızası için, millet ve memleketin menfaati için çalışmaktadırlar. Bunu yapmak bir cürüm ve cinayet değil, millet ve memlekete bir hizmettir. Muahazeye değil, takdire lâyıktır. Beraetini istemek hakkımızdır. Karar yüksek mahkemenindir.

* * *
Dinle
-