Siracınnûr | Denizli Müdafaanamesi | 246
(180-248)
Mühim Bir Suale Hakîkatlı Bir Cevabdır.

Büyük me’murlardan birkaç zât benden sordular ki: “Mustafa Kemâl sana üç yüz lira maaş verip, Kürdistan’a ve vilayat-ı şarkıyeye, Şeyh Sünusî yerine vaiz-i umûmî yapmak teklifini neden kabul etmedin? Eğer kabul etseydin, ihtilâl yüzünden kesilen yüz bin adamın hayatlarını kurtarmaya sebeb olurdun!” dediler.

Ben de onlara cevaben dedim ki: Yirmişer-otuzar senelik hayat-ı dünyeviyeyi o adamlar için kurtarmadığıma bedel, yüz binler vatandaşa, herbirisine milyonlar sene uhrevî hayatı kazandırmaya vesîle olan Risâle-i Nur, o zâyiâtın yerine binler derece iş görmüş.

Eğer o teklifi ben kabul etseydim, hiçbir şeye âlet olamayan ve tabi olmayan ve sırr-ı ihlâsı taşıyan Risâle-i Nur meydana gelmezdi.

Hatta ben hapiste muhterem kardeşlerime demiştim: Eğer Ankara’ya gönderilen Risâle-i Nur’un şiddetli tokatları için beni i’dama mahkûm eden zâtlar, Risâle-i Nur’la îmanlarını kurtarıp i’dâm-ı ebedîden necat bulsalar, siz şahid olunuz, ben onları da ruh u cânımla helâl ederim!..

Beraatimizden sonra Denizli’de beni tarassutla tâciz edenlere ve büyük âmirlerine ve polis müdüriyle müfettişlere dedim: Risâle-i Nur’un kabil-i inkâr olmayan bir kerâmetidir ki; yirmi sene mazlumiyet hayatımda, yüzer risâle ve mektublarımda ve binler şâkirdlerde hiçbir cereyan, hiçbir cem’iyyet ile ve dâhilî ve haricî hiçbir komite ile hiçbir vesika, hiçbir alâka, dokuz ay tedkikatta bulunmamasıdır. Hiçbir fikrin ve tedbirin haddi midir ki, bu hârika vaziyeti versin.

Birtek adamın, birkaç senedeki mahrem esrarı meydana çıksa, elbette onu mes’ul ve mahcub edecek yirmi madde bulunacak.

Mâdem hakîkat budur; ya diyeceksiniz ki: “Pek hârika ve mağlub olmaz bir deha bu işi çeviriyor” veya diyeceksiniz: “Gâyet inâyetkârâne bir hıfz-ı İlâhîdir.” Elbette böyle bir deha ile mübareze etmek hatâdır, millete ve vatana büyük bir zarardır; ve böyle bir hıfz-ı İlâhî ve inâyet-i Rabbânîyeye karşı gelmek; fir’avunâne bir temerrüddür.

Ses Yok