Müdafalar | Müdafalar | 105
(1-190)
(Afyon Müdde-i umumisinin iddianâmesindeki hataları gösteren cedveldir.) HATA-SAVAB CEDVELİ Yirmi sahifeden ziyade arkadaşlara ait olduğundan, yanlışlarını beyan etmedim. Bu yanlışların hepsi yüzden geçer. Mahkemede kırk sahife iddianame iki saate yakın dinlettirildi. Hem hukukumuza, hem hayat-ı şahsiyemize, hem hayat-ı içtimaiyemize ve şerefimize ve Risale-i Nur'un kıymetine çok dokunduğu halde gücenmediğimize mukabil, iddianameyi yazan zâtın mes'elemizdeki sathîliğine ve dikkatsizliğine ve cerbezeliğine dokunacak bir cihet varsa, onun da gücenmemesi ve mahkemenin de tamamen itiraznamemi okumaklığıma müsaadesini taleb ederiz. Mahkemede aleyhimizdeki iddianamede yüz yanlışını isbat etmezsem yüz sene cezaya razıyım diye, iddia ettiğime bir cihet olarak iddianamenin kırk sahifesinde, şahsıma ait onbeş sahifede seksenbir yanlışını gösteren bu cedveli mahkemenize takdim ediyorum. Said Nursî


HATALAR CEVAPLARI 1.Dini âlet ederek :Reddedilmemiş müdafaatımdaki hüccetler bu yanlışı herkese gösterir. 2.Emniyeti bozabilecek : Yirmi senede bir vukuatı altı mahkeme göstermemesiyle bu yanlışını isbat eder. 3.Gizli bir cemiyet kurmak : Üç mahkemenin bu noktada beraet vermesi bu yanlışı isbat eder. 4.Gizli cemiyete girmek : Bu def'a yirmiüç adamı makam-ı iddianın tahliyesiyle kendi yanlışını kendi gösteriyor. 5.Hiçbir iş ile meşgul olmayan... Risale-i Nur'un te'lifi ve tashihi ile olan büyük meşgaleyi görmemesi, bu yanlışı herkese gösteriyor. 6.7.Devletin emniyetini ihlale teşvik edecek hareketlerde bulunduğundan ve gizli cemiyet kurduğundan :Eskişehir Mahkemesinin yalnız tesettür ve şapka mes'elesini esas tutması ve cemiyet ve emniyeti ihlâle ehemmiyet vermemesi bu yanlışını gösteriyor. 8.Kanunun 163 üncü maddesi : Zâhiren o madde-i kanuni ile, fakat hakikaten Eskişehir Mahkemesi kanaat-ı vicdaniye ile hüküm vermesi, Tesettür Risalesinin eskiden yazıldığını anlamasiyle, mecburiyetle, kanaat-ı vicdaniyeye müracaat etmesi, bu yanlışını gösteriyor. 9.Dinen mukaddes tanınan şeyleri âlet etmek :Bu otuz seneki hayatım ve bütün benim ile görüşenler ve mahiyetimi bilenler, bu hükmü tekzib ediyorlar. 10.Devletin emniyetini bozacak hareketlere halkı teşvik ve terğib ederek : Yirmi senede hiçbir Nur Şâkirdi böyle bir vukuata sebeb olmadığı ve on vilâyetin zâbıtaları kaydetmemeleri, bunun hatâ olduğunu gösteriyor. 11.Gizli cemiyet kurmak : Üç mahkemenin o noktada beraet vermesi ve yirmi senedir siyaseti terk etmekliğim, bu hatanın ne kadar açık bir iftira olduğunu gösteriyor. 12.Gizli neşriyatta bulunmak : Âlem-i İslâmın mühim merkezlerinde ve burada merkez-i hükümette ve Darü'l fünunda yazdıkları Nur mecmuaları ellerde gezmesiyle bu yanlışını gösteriyor. 13.Gençlik Rehberi, Nurcular cemiyeti arasında gizli satılmasına : Cerh edilmeyen müdafaatta, yedi makamata gönderilen itiraznâmede kat'î hüccetler ile ki; Nur Talebeleri hiç bir vecihle siyasi cemiyet olmazlar. Hem Eskişehir Emniyet Müdürlüğü müsaadesiyle resmen tab'edilen Gençlik Rehberi, değil yalnız Nurcular arasında, herkese alenen satıldığı bu hatâsını isbat eder. 14.Zülfikar ve Asâ-yı Mûsâ'nın gizli satılmasına : Doğrudan doğruya Diyanet Riyasetine bera-yı mâlûmat bu mecmuaların gönderilmesi, hem alenen İstanbul'da ciltlenmesi ve İstanbul'daki mühim zâtlara, hattâ bazı kitapçılara ki; Hindistana kadar gönderilmek için gönderilmesi, gizli satılmadığını belki ilânatla teşhir edilmesiyle, bu hatâsını gösteriyor. 15.''Yüzkırk sûre Kur'an" :Kur'an yüzondört sure olduğunu, Kur'an'ı okuyan herkes bildiği halde, sathiliği ve aceleliği bu acib yanlışa sevk etmiş. 16.Kur'an-ı Kerim'e âdeta bir nazîre : Bin def'a hâşâ! Risale-i Nur, Kur'an'ın bu asırda bir mu'cize-i mâneviyesinin bir âyinesi ve ondan tereşşuh emiş bir tefsiri olduğunu bütün Nurcuların ve Risale-i Nur'daki yazıları görenlerin kanaatleri, bu yanlışını tekzib ediyor. 17.Risale-i Nur yüzkırk parçadan ibaret olan : Müdafaatımda belki pekçok def'alar lüzumu için yüzotuz parça diye tekrarımız bu yanlışını gösteriyor. 18.Risale-i Nur'un te'lifi yirmi üç senede tamamlandığı bildirilen : İmam-ı Ali (R.A.) ve Gavs-ı Âzam'ın (K.S.) işârat-ı gaybiyesiyle ve mâna-yı işarisiyle, bir vakit yirmidört senede Risale-i Nur tamam olacak denilmesi, o yanlışı tashih eder. 19.Üç kitapta toplanan Nur Risalelerinin : Belki, yalnız Yirmiyedinci Mektub, lâhikasıyla beraber o üç mecmua kadar büyük olduğu gibi onlardaki Nur'un Risaleleri o üç mecmuada ancak beşten birisi olması dikkatsizlikten gelen bu yanlışını gösteriyor. 20.Parekende halinde bulunan Nur Risaleleri : Şimdi, Nurları yazan kalemlerin yüzbinler ve güzel itina ile tevafukla yazan yüzler kâtibin aşk-ı îmanî ve ilmî ile yazdıkları Nur Risalelerine perakende, ehemmiyetsiz parçalar namı verilmesi zâhir bir yanlıştır. 21.Bazı kısmında mevzu ve gaye ile hiç ilgisi olmadığı : Eski zamanda mantıkda en derin ulemaları ilzam eden ve şimdiye kadar, müdakkik ulemalar Risale-i Nur'u o cihette tenkid edememeleri bu hatâyı söyleyene iade eder. 22.23.Risale-i Nur'un bir kısmında okuyanlara birşey öğretme bakımından, ilmî mahiyet taşımadığı : Yirmi seneden beri hükümetin iğfal olunmuş bazı rükünleri ve aldanmış bazı müteassıb hocalar, Risale-i Nur'un aleyhinde hücum ettikleri ve herkesi ürküttükleri halde, hiçbir esere müyesser olmayan yüzbinler her sınıftan muhtac-ı ilm-i hakikat ona tâlib olub istifadeleri bu iftirayı pek çirkin gösteriyor. 24.Şimalden gelecek büyük kızıl tehlikeye karşı bir sed olduğunu iddia ve zannetmektedir : Nurları okuyan bütün zâtlar; değil zan ve tahmin.. belki kat'î ve yakîni bir surette, Risale-i Nur'un şimalden gelen tehlikeye bir sed olduğunu söylemeleri bu hatâyı gösteriyor. 25.Devletin emniyetini ihlal etmiş : Üç mahkemede üç müdafaatımda bu iftiranın asılsız olduğunu isbat ettiğim gibi yirmi senede, bulunduğum beş-altı vilâyet zâbıtaları, emniyeti ihlâle dair hiçbir maddeyi ne Said'in ve ne de arkadaşlarının hakkında kaydetmemesi bu iftirayı tamamiyle reddeder. 26.Nurcuların zanları hilâfına olarak, Nur Risaleleri yegâne okunacak tefsir değildir : Nur Risalelerinde ve talebelerinin lisanında her vakit söylenen bu, "bu zamanda en kuvetli bir tefsir-i Kur'ânidir" yoksa hiçbir vakit başka tefsirlere ilişmek hatırlarına gelmediği, bu acib hatânın ne kadar çirkin olduğunu gösterir. 27.Nurcular adı verilen talebelerin de yekdiğerleriyle görüşmeleri gizli olduğu : Isparta vilâyetinde ve bütün köylerinde, zâbıtanın ve hükümetin taht-ı nezaretinde âşikâre bir surette görüşmeleri ve bazı köylerde yüz kalemle yazıları neşretmeleri gizlilik isnadını kırıyor.
Ses Yok