Müdafalar | Müdafalar | 121
(1-190)
(Hıfzı Bayram'ın Müdafaasıdır)
Afyon Ağır Ceza Mahkemesine
Dinî hissiyatı âlet ederek devletin emniyetini ihlâle teşebbüsten sanık İslâm âlimi Bediüzzaman'ın, millet ve memlekete çok faideli hakaik-ı Kur'aniye ve îmaniyeyi ders veren eserlerinden okumaklığımı; din ve îman cihetinde çok istifade ederek ahlak-ı Kur'aniyeyi tahsilime âmil olan bu derslerden bazı tanıdıklara da -talebi üzerine- millî bir şiarımız olan ders-i îmaniye ve terbiye-i dîniye ve ahlâkiyeyi tahsillerine sebep olmak hayrına nâiliyet arzusuyla vermekliğimi ve te'min etmekliğimi ve bazı tanıdıkların dostâne veya ilmî mahiyetindeki mektupları adresime göndermelerini bahane ederek mümâileyhe suç ortağı göstermektedir. Sebeb-i ithamı olan bu mes'elelere itiraz ederim ki: 1-Üzerinden muhakeme geçen, beraet ettirilip müellifine iade edilen ve bütün İslâm ve memleket ulemâsının takdir ve tasvibine mazhar olan Risale-i Nur'u; iddia makamının üzerinde durduğu şekilde bir fikr-i mefsedetle okumadığım gibi, her Risalesini de baştan başa Kur'an'ın bir mühim tefsiri olup insanları ahlâkan yükseltmeğe, fazilet sahibi kılmaya, milletleri uçuruma yuvarlanmaktan kurtarmaya vesile olan İslâmî dersi ve dinî terbiyeyi müessir bir surette ders verip millet ve memlekete, hattâ beşeriyete mânen en büyük yardım ve iyilikleri yapan bir eser olarak gördüğümden din ve îmanımı muhafaza ve taallüm maksadiyle okumayı ve bazı kimselere vermeyi veya te'min edivermeyi bir suç zannetmiyorum. Çünki, hiçbir yerde Nur Talebelerinin vatan ve millete ve idareye zararlı bir hâdiseye katıldıkları görülmemiş ve zâbıtaca kaydedilmemiştir. Ve aynı zamanda , "okunup ve okutulmasında gizlilik var." diye ileri sürülecek bir gizli cemiyet şüphesi uyanması ise, çok yersizdir. Çünki Nur Talebelerinin gerek ilmî ve gerekse siyasî, gizli veya meydanda hiçbir cemiyet ile alâkaları yoktur. Hattâ, aynı isnadlarla birkaç sene evvel Bediüzzamanla beraber çok kimseler Denizli Ağır Ceza Mahkemesine verilip muhakeme edildikleri ve çok inceden inceye tahkik ve ta'mîk edildiği vakit bütün risaleler dahil olduğu halde hep beraber beraet etmişlerdir. Müellifi ve eserleri beraet eden bir te'lifatı okumağı ve okutmağı, devlet emniyetini ihlâl ve rejime hıyanet gibi çok ağır bir cürme delil ve sebeb-i itham olarak göstermek, ne derece icab-ı adâlettir bilmiyorum; vicdanlarınıza havale ediyorum!...
2- Hem Bayezid'den bilmediğim bir kimse tarafından, ben mevkuf iken gönderilen bir risale de, sebeb-i ithamım arasındadır. Bu risaleyi görmedim. İçindekilerden bîhaberim. Eğer Risale-i Nur ise kabûl ediyorum. Sizler sorun cevap vereyim. Yalnız iddianâmede savcının mehdîlikten bahsettiğini öğrendim. Halbuki Üstadım bu gibi isnadlardan müberrâdır. Böyle bir şey'i lisanından duymadığımız gibi eserlerinde de görmedik. Ve talebelerini, her fırsatta şahsına hürmet ve tâzimden ve makam vermekten men'etmiş ve tâzimkârane mektup yazanları dahi takbih etmiştir. Bizler kendisini hubb-u câhdan müberrâ, zamanın en yüksek bir âlimi ve bir ilm-i tahkik hocası olarak biliyoruz.
Afyon Cezaevinde Mevkuf
Safronbolulu
Hıfzı Bayram
Dinî hissiyatı âlet ederek devletin emniyetini ihlâle teşebbüsten sanık İslâm âlimi Bediüzzaman'ın, millet ve memlekete çok faideli hakaik-ı Kur'aniye ve îmaniyeyi ders veren eserlerinden okumaklığımı; din ve îman cihetinde çok istifade ederek ahlak-ı Kur'aniyeyi tahsilime âmil olan bu derslerden bazı tanıdıklara da -talebi üzerine- millî bir şiarımız olan ders-i îmaniye ve terbiye-i dîniye ve ahlâkiyeyi tahsillerine sebep olmak hayrına nâiliyet arzusuyla vermekliğimi ve te'min etmekliğimi ve bazı tanıdıkların dostâne veya ilmî mahiyetindeki mektupları adresime göndermelerini bahane ederek mümâileyhe suç ortağı göstermektedir. Sebeb-i ithamı olan bu mes'elelere itiraz ederim ki: 1-Üzerinden muhakeme geçen, beraet ettirilip müellifine iade edilen ve bütün İslâm ve memleket ulemâsının takdir ve tasvibine mazhar olan Risale-i Nur'u; iddia makamının üzerinde durduğu şekilde bir fikr-i mefsedetle okumadığım gibi, her Risalesini de baştan başa Kur'an'ın bir mühim tefsiri olup insanları ahlâkan yükseltmeğe, fazilet sahibi kılmaya, milletleri uçuruma yuvarlanmaktan kurtarmaya vesile olan İslâmî dersi ve dinî terbiyeyi müessir bir surette ders verip millet ve memlekete, hattâ beşeriyete mânen en büyük yardım ve iyilikleri yapan bir eser olarak gördüğümden din ve îmanımı muhafaza ve taallüm maksadiyle okumayı ve bazı kimselere vermeyi veya te'min edivermeyi bir suç zannetmiyorum. Çünki, hiçbir yerde Nur Talebelerinin vatan ve millete ve idareye zararlı bir hâdiseye katıldıkları görülmemiş ve zâbıtaca kaydedilmemiştir. Ve aynı zamanda , "okunup ve okutulmasında gizlilik var." diye ileri sürülecek bir gizli cemiyet şüphesi uyanması ise, çok yersizdir. Çünki Nur Talebelerinin gerek ilmî ve gerekse siyasî, gizli veya meydanda hiçbir cemiyet ile alâkaları yoktur. Hattâ, aynı isnadlarla birkaç sene evvel Bediüzzamanla beraber çok kimseler Denizli Ağır Ceza Mahkemesine verilip muhakeme edildikleri ve çok inceden inceye tahkik ve ta'mîk edildiği vakit bütün risaleler dahil olduğu halde hep beraber beraet etmişlerdir. Müellifi ve eserleri beraet eden bir te'lifatı okumağı ve okutmağı, devlet emniyetini ihlâl ve rejime hıyanet gibi çok ağır bir cürme delil ve sebeb-i itham olarak göstermek, ne derece icab-ı adâlettir bilmiyorum; vicdanlarınıza havale ediyorum!...
2- Hem Bayezid'den bilmediğim bir kimse tarafından, ben mevkuf iken gönderilen bir risale de, sebeb-i ithamım arasındadır. Bu risaleyi görmedim. İçindekilerden bîhaberim. Eğer Risale-i Nur ise kabûl ediyorum. Sizler sorun cevap vereyim. Yalnız iddianâmede savcının mehdîlikten bahsettiğini öğrendim. Halbuki Üstadım bu gibi isnadlardan müberrâdır. Böyle bir şey'i lisanından duymadığımız gibi eserlerinde de görmedik. Ve talebelerini, her fırsatta şahsına hürmet ve tâzimden ve makam vermekten men'etmiş ve tâzimkârane mektup yazanları dahi takbih etmiştir. Bizler kendisini hubb-u câhdan müberrâ, zamanın en yüksek bir âlimi ve bir ilm-i tahkik hocası olarak biliyoruz.
Afyon Cezaevinde Mevkuf
Safronbolulu
Hıfzı Bayram
Ses Yok