Müdafalar | Müdafalar | 123
(1-190)
(Mustafa Gül'ün Müdafaasıdır)
Afyon Ağır Ceza Mahkemesine
Ben gizli bir cemiyete dahil değilim. Zaten Üstadım Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri de öyle bir cemiyet kurmamıştır. Bizlere her zaman Kur'an hakikatlarından ders vermiş, siyasetle alâkadar olmamızı şiddetle men'etmiştir. Yalnız büyük Üstad Said Nursî Hazretlerinin talebesiyim. O'na ve Risale-i Nur'a bütün ruh u canımla bağlıyım. Risale-i Nur ve Üstadım için bana verilecek her türlü cezaya razıyım. Çünki, Risale-i Nur ve Üstadımda cezayı müstelzim hiçbir cihet yoktur. Üstadım eserleriyle benim imanımı ve âhiret hayatımı kurtarmıştır. O'nun gayesi, bütün müslümanları ve vatandaşlarımızı îmansızlıktan kurtarıp saadet-i ebediyeye nâil etmektir. Bizlerin siyasî bir maksatla alâkamız olmadığı, bütün mahkemelerde tebeyyün etmiştir. Hakikat böyle olduğu halde, yine haksız ve yersiz olarak mahkemeye sürüklendik. Bundan anlıyoruz ki bizim tesanüdümüzü kırmak istiyorlar. Bizim tesanüdümüz herhangi bir dünyevî ve siyasî gaye ve işe mâtuf değildir. Yalnız ve yalnız Üstadımız Hazretlerine çok, hem pekçok hürmetkârız. Risale-i Nur'u okuyanlar fevkalâde bir îmana ve İslâmiyete ve ahlâk ve kemalâta sahip oluyorlar.
Üstadımız Efendimiz Hazretlerinin nur-u Kur'an ile yetiştirdiği yüzbinlerce fâzıl insanlara çok fazla muhabbet etmemek elimden gelmiyor. Öyle bir Üstada ve öyle Risale-i Nur Şâkirdlerine bütün mevcudiyetimle bağlıyım. Bu bağ, îdam edilsem dahi çözülmez ve kırılmaz. Ben ve bütün kardeşlerim mâsumuz. Risale-i Nur'un serbest bırakılmasını bütün kuvvetimizle taleb ediyoruz. Yüce Üstadımıza ve mâsum Nurcu kardeşlerime kendimle beraber beraet verilmesini taleb ediyorum.
IspartalıMustafa Gül

(Küçük İbrahim'in Müdafaasıdır)
Afyon Ağır Ceza Mahkemesine
Sayın Hâkimler!...
Bize isnad edilen suç hem yersizdir, hem de dünyaya aittir, siyasîdir.Habuki; siyaset yapacak insanlar olup olmadığımızı zaten ilk bakışta siz muhterem hâkimler çoktan anlamışsınız. Esasen bu soğuk ve yabancı isnad, eğer faraza yüzde yüz tahakkuk edeceğini yüzlerce salâhiyetli kimseler te'min etseler; benim de aklım şimdikinden yüz def'a fazla olsa, Risale-i Nur'un ve Onun çok muhterem müellifinin bende bıraktığı mânevi intibâ ile bütün mevcudiyetimle bu geçici ve tükenici siyasî lezzet ve macerâdan kaçıp âhirete iman ve cehennemden kurtulmak yolunda sarfederim. Gerek Risale-i Nur'un kıymetli müellifine hürmetimiz ve bağlılığımız ve gerekse Risale-i Nur'un okunması, yazılması ve Nur Talebeleriyle muhabere ve münasebetimiz, -Denizli Ağır Ceza Mahkemesinin ve Yüksek Yargıtayın da tasdiki ile- doğrudan doğruya uhrevîdir. Öyle ki: Risale-i Nur'dan aldığım fikirle, bu nurlu varlıkları hiçbir suretle dünyevî ve maddi kıymetlere değişmeyiz. Bu bizde bir iman halinde ölünceye kadar yaşayacaktır.
Muhterem Hey'et-i Hâkime!
Madem ki böyle dehşetli bir isnad ile burada toplanmış bulunuyoruz. Öyle ise şu ehemmiyetli hakikatı beyan etmek, benim için memleket ve vicdan borcu olmuştur. Yalnız kendi muhitimde Risale-i Nur'un gösterdiği fevkalâde ıslahat ile bütün halkın gözü önünde şu on seneyi mütecaviz bir zamanda başta kendim olmak üzere birçok kimseler var ki, evlerinin yollarını öğrenmişler. Süfli gidişatları âile saadetine dönmüş. Şimdi anaları, babaları sebep olanlara dua ediyorlar. Vilâyetimiz dahil ve civarlarında bu kabilden daha birçoklarının hallerini dinleyiniz. Bahusus Denizli Hapishanesinde, Risale-i Nur oraya girmesiyle mahbuslar üzerinde öyle bir hüsn-ü te'sir yapmıştı ki; halen bu te'sir dillerde gezmektedir. Keza bu Afyon Hapishanesine dahil olduğum zaman kimin ile konuşsam, eski halleriyle şimdiki hallerini zikredip minnet ve şükranla Nur Talebelerine dua ediyorlar. Bu hakikatler meydandadır.. Ben insan olayım da, bana ve hemcinsime bu derece ahlâkî ve içtimaî ve uhrevî islah edici ve bâhusus kitabımız Kur'an'ın mühim bir tefsiri olan Risale-i Nur'a ve onun muhterem müellifine ve vatandaşlarına müslümanca muhabbet ve teselli mektubu yazmak, bir siyaset mevzuu olacağına hayret ediyorum. İşte bu hayretle diyorum ki; böyle suç olmaz. Olsa olsa Kur'an'ın ve dolayısıyla Risale-i Nur'un gizli düşmanları adliye ve zabıtaya evham verip bizleri böyle hapislere doldurmağa sebep oluyorlar. Elbette yüksek hâkimler bu hakikatleri görecekler ve ellerini vicdanlarına koyup ebedî ve İlâhî çok müjdeleri bulunan adâletli kararlarını verecekler ve vatanın dört köşesinde alâka ile bekleyen Müslüman Türk milletini kendilerine minnetdâr bırakacaklardır.
Afyon Cezaevinde Mevkuf
İnebolulu İbrahim Fakazlı
Ses Yok