Müdafalar | Müdafalar | 14
(1-190)
Ey efendiler! Beyhude yorulmayınız.. Eğer aradığınız faraza varsa, hiçbir ucunu bu kadar zaman bulamadığınızdan, biliniz ki; onu idare eden öyle acib bir dehadır ki, mağlûp edilmez ve mukabele edilmez. Çare-i yegâne, onunla müsâlahadır. Yoksa, bu kadar mâsumlara zarar vermek ve ezmek yeter! Belki Gayretullaha dokunur, galâ ve vebâ gibi belâlara vesile olur. Halbuki benim gibi asabî ve en gizli olan sırrını yabanî adamlara çekinmeyerek söyleyen ve Divan-ı Harb-i Örfi'de meşhur ve pek merdâne ve fedakârane müdafâatı yapan ve ihtiyarlık zamanında en ziyade âkıbeti tehlikeli ve meçhul sergüzeştlerden sakınmağa meslekçe mecbur olan bir adamın vasıtasıyla böyle hiç keşfedilmeyen ve hiç keşfedilmeyecek komiteciliği isnad etmek, nihayet derecede bir safdilliktir veyahut bir entrikadır. Veya bir anarşiliktir ve divaneliktir.

SORGU HÂKİMLİĞİNİN KARARNÂMESİNE KARŞI İTİRAZNÂMEM Ey hey'et-i hâkime ve ey müdde-i umumi! Bu iddiânâmede sebeb-i ittihamım herbir maddeye karşı, istintak dairesinde zabtınıza geçen müdâfaatımda cevabları vardır. Hususan, "Son Müdâfaatım" nâmındaki otuz beş sahifelik bir müdâfaanameyi, itiraz yerine, size takdim ediyorum. Bu noktaya nazar-ı adâlet ve insafı çevirmek için derim ki: Yirmi sene zarfında yazdığım yüzyirmi risale içinde medar-ı tenkid ve itiraz yalnız onbeş nokta bulunması gösteriyor ki; Risale-i Nur'un yüzbin nuru içinde karanlıklı on-onbeş noktası, nazar-ı adâlet ve insafa görülmemek gerektir. Hem de o noktalar sekiz-dokuz sene evvel yazılmış olan risalelerde bulunmuştur ki, ondan sonra af kanunları çıkmış. Hem nazar-ı adâlet ve insafa arz ediyorum ki:
------------------------
Haşiye : 13 Haziran 1935 tarihine kadar imamlık ve vaizliğe ait 2 vesikam vardı. 13 Haziran 1935 tarihinden sonra, resmen yasak edilmeyen bereden aldım. Fakat giymem. Hastalık mazeretimden başımı açık tutamadığım için resmi makamlarda baş açık olarak duramıyorum. Hey'et-i hâkimeden hem bir ricam var, hem bir hakkımı isterim. Benden müsadere edilen kitablarımın bence bin liradan ziyade kıymetleri var. Ve onların mühim bir kısmı, oniki sene evvel Ankara Kütüphanesinde iftihar ve teşekkürler ile kabul edilmiş. Hususan, sırf uhrevî ve îmânî olan Ondokuzuncu Mektub ile Yirmidokuzuncu Söz'ün benim için çok ehemmiyetleri var; benim mânevi servetim ve netice-i hayatımdırlar ve i'caz-ı Kur'ânînin on kısmından bir kısmının cilvesini göze gösterdikleri için fevkalâde bence kıymetleri var. Hem onları, kendime mahsus olarak yazdırıp yaldızlatmışım. Hem, ihtiyarlığımın gayet hazîn hatıratına dâir olan îhtiyarlar Risalesin'nin üç-dört nüshalarından bir tanesini kendime mahsus yazdırmıştım. Madem muaheze edilecek hiçbir dünyevi madde içlerinde yoktur; onları ve arabî risalelerimi bilhassa Kur'an'ın cüzlerini bana iade etmenizi bütün ruhumla istiyorum. Hapiste ve kabirde dahi olsam, o kitablarım, bu garip dünyanın bana yüklediği beş elîm ve hazin gurbetlerde enislerim ve arkadaşlarımdırlar. Onları benden ayırmakla, tahammülsüz bir altıncı gurbete düşeceğim ve bu çok ağır gurbetin tazyikinden çıkan âhlardan sakınmalısınız. Mahkemenin Reis ve Âzâlarından Ehemmiyetli Bir Hakkımı Taleb Ederim Şöyle ki : Bu mes'elede yalnız şahsım medar-ı bahis değil ki, siz beni tebrie etmekle ve hakikat-ı hâle muttali olmanızla mes'ele hallolsun. Çünkü, ehl-i ilim ve ehl-i takvânın şahs-ı mânevisi, bu mes'elede nazar-ı millette itham altına girdiği ve hükûmete dahi ehl-i takvâ ve ilme karşı bir emniyetsizlik geldiği ve ehl-i takvâ ve ilim, tehlikeli ve zararlı teşebbüslerden nasıl sakınacağını bilmesi lâzım olduğu için; benim müdâfaatımın kendim kaleme aldığım bu son kısmı herhalde yeni huruf ile, matbaa vasıtasiyle intişarını isterim. Tâ ki ehl-i takvâ ve ehl-i ilim, entrikalara kapılmayıp; zararlı, tehlikeli, teşebbüslere yanaşmasınlar ve şahs-ı mânevisi nazar-ı millete ithamdan kurtulsun. Ve hükûmet dahi, ehl-i ilim hakkında emniyet etsin ve bu anlaşmazlık ortadan kalksın. Ve hükûmete ve millete ve vatana çok zararlı düşen bu gibi hâdiseler ve anlaşmamazlık daha tekerrür etmesin.
Ses Yok