Müdafalar | Müdafalar | 160
(1-190)
NETİCE : 6 maddedir.
1-Bu vak'a, mahkememize ve verilen hükme güzel bir misaldir. Maksadın; devletin emniyetini ihlâl edecek su-i niyet ve menfi bir hissiyat düşüncesi olmadığı, bil'akis islâm Dininin istinadgâhı olan Kur'an-ı Azim'in hak ve hakikatı gösteren düsturlarını izah etmekle, beşeriyeti dünyevi ve uhrevî saadet ve selâmete eriştirmek olduğu hem eserlerden, hem Risale-i Nur talebelerinden, hem ehl-i vukuf raporundan, hem mahkemedeki müdafaattan anlaşılmaktadır. Bu dâvâ, bütün teferruat ve müştemilatıyla beraber ilimden, imândan mukaddesattan tezahür ettiğini, Nikola Nikolaviç'den üstün adâlet terazisinin maddi ve manevi mesûlü, hak bulucusu, muhterem Yargıtay hey'etinin adâletinde, vicdanında, kanununda elbette anlaşılacaktır.
2-Denizli Mahkemesinde aynı dâvâ görülmüş, ve beraetle neticelenmiş. Ve yüksek Yargıtay'lıkça da tasdik edilerek kesb-i kat'iyet etmiştir. Binaenaleyh aynı dâvânın ikinci bir def'a görülmesine kanunen cevaz yoktur. Kanuna, adâlete, temyize karşı bir hürmetsizliktir. Esasen mezkur dâvânın sükütu icab ederdi. 3-Yirmibeş senedir Risale-i Nur müellifini ve mâlum talebeleri, daimi tarassud altındadır. Türkiye'de yüzbinlerce talebesi olduğu halde, Dahiliye Vekâleti emniyet-i umumiye raporlarında bir vukuat kaydedilmemesi ve partilere dahil olmamaları, dünyevî bir maksadı gütmediklerini isbata kâfidir.
4-Eskişehir, Denizli, Afyon Hapishanelerinde Nur-u Kur'an talebelerinin kaldıkları müddetçe lisan-ı halleriyle verdikleri ders, mezkur cezaevlerini hakiki bir ıslahhane ve medrese-i Yusufiye haline getirmiştir. Allah korkusu kalblere yerleşmiş. Canavarlaşmış ruhlar terbiye edilmiş. Bugün, evvelce adam öldürmekten çekinmeyenler, şimdi tahtakurusunu öldürmekten çekiniyorlar. Bu hâle mezkur hapishane müdür ve gardiyanları birer canlı şahiddirler.
5-Denizli'de aynı maddeden dokuz ay mevkuf kalmış ve beraet etmiştim. Bu sebeble dokuz ay mevkufiyetim nazara alınmayarak bu mahkumiyete sayılmaması vicdan mıdır? Ve bu altı ay mahkumiyeti, kanaat-ı vicdaniye ile verdiklerinden de kanun mudur? Yüksek adâletinize bu hakkımı teslim ediyorum.
6-Bende yapılan aramada, cereyan-ı muhakemede bana umum meyanında isnad edilen suça dair hiçbir delil ve sübut olmadığından ve savcı da men-i muhakememi istediği halde; son mahkeme celsesinde gıyabımda cezamı taleb etmesini, tamamen kanunsuz ve asılsız bulmakla beraber.. evvelce savcının pederimle yaptığı hususi bir münakaşanın intikamıdır, tahmin ediyorum. Bu talebimi mahkeme tedkikat yapmadan aynen kabul etmiştir. Bu hüküm hakkımda zehülen verilmiştir. Yukarıdaki mütalaalarım ve bu layiham, imânımdan ve mukaddesatımdan tereşşuh etmiştir. Ve hükmün bozulmasına en kuvvetli delildir.
Biz, bize isnad edilen 163. maddenin hiç bir unsuru ile cezalandırılamayız. Beraatimizi ve telgrafla bu sıkıntılı hapisten tahliyemizi yüksek adâletinizden, kanunuzdan, vicdanızdan, iz'anınızdan, îmân ve mukaddesatınızdan talep ederim. Son sözüm:
dir.
1-Bu vak'a, mahkememize ve verilen hükme güzel bir misaldir. Maksadın; devletin emniyetini ihlâl edecek su-i niyet ve menfi bir hissiyat düşüncesi olmadığı, bil'akis islâm Dininin istinadgâhı olan Kur'an-ı Azim'in hak ve hakikatı gösteren düsturlarını izah etmekle, beşeriyeti dünyevi ve uhrevî saadet ve selâmete eriştirmek olduğu hem eserlerden, hem Risale-i Nur talebelerinden, hem ehl-i vukuf raporundan, hem mahkemedeki müdafaattan anlaşılmaktadır. Bu dâvâ, bütün teferruat ve müştemilatıyla beraber ilimden, imândan mukaddesattan tezahür ettiğini, Nikola Nikolaviç'den üstün adâlet terazisinin maddi ve manevi mesûlü, hak bulucusu, muhterem Yargıtay hey'etinin adâletinde, vicdanında, kanununda elbette anlaşılacaktır.
2-Denizli Mahkemesinde aynı dâvâ görülmüş, ve beraetle neticelenmiş. Ve yüksek Yargıtay'lıkça da tasdik edilerek kesb-i kat'iyet etmiştir. Binaenaleyh aynı dâvânın ikinci bir def'a görülmesine kanunen cevaz yoktur. Kanuna, adâlete, temyize karşı bir hürmetsizliktir. Esasen mezkur dâvânın sükütu icab ederdi. 3-Yirmibeş senedir Risale-i Nur müellifini ve mâlum talebeleri, daimi tarassud altındadır. Türkiye'de yüzbinlerce talebesi olduğu halde, Dahiliye Vekâleti emniyet-i umumiye raporlarında bir vukuat kaydedilmemesi ve partilere dahil olmamaları, dünyevî bir maksadı gütmediklerini isbata kâfidir.
4-Eskişehir, Denizli, Afyon Hapishanelerinde Nur-u Kur'an talebelerinin kaldıkları müddetçe lisan-ı halleriyle verdikleri ders, mezkur cezaevlerini hakiki bir ıslahhane ve medrese-i Yusufiye haline getirmiştir. Allah korkusu kalblere yerleşmiş. Canavarlaşmış ruhlar terbiye edilmiş. Bugün, evvelce adam öldürmekten çekinmeyenler, şimdi tahtakurusunu öldürmekten çekiniyorlar. Bu hâle mezkur hapishane müdür ve gardiyanları birer canlı şahiddirler.
5-Denizli'de aynı maddeden dokuz ay mevkuf kalmış ve beraet etmiştim. Bu sebeble dokuz ay mevkufiyetim nazara alınmayarak bu mahkumiyete sayılmaması vicdan mıdır? Ve bu altı ay mahkumiyeti, kanaat-ı vicdaniye ile verdiklerinden de kanun mudur? Yüksek adâletinize bu hakkımı teslim ediyorum.
6-Bende yapılan aramada, cereyan-ı muhakemede bana umum meyanında isnad edilen suça dair hiçbir delil ve sübut olmadığından ve savcı da men-i muhakememi istediği halde; son mahkeme celsesinde gıyabımda cezamı taleb etmesini, tamamen kanunsuz ve asılsız bulmakla beraber.. evvelce savcının pederimle yaptığı hususi bir münakaşanın intikamıdır, tahmin ediyorum. Bu talebimi mahkeme tedkikat yapmadan aynen kabul etmiştir. Bu hüküm hakkımda zehülen verilmiştir. Yukarıdaki mütalaalarım ve bu layiham, imânımdan ve mukaddesatımdan tereşşuh etmiştir. Ve hükmün bozulmasına en kuvvetli delildir.
Biz, bize isnad edilen 163. maddenin hiç bir unsuru ile cezalandırılamayız. Beraatimizi ve telgrafla bu sıkıntılı hapisten tahliyemizi yüksek adâletinizden, kanunuzdan, vicdanızdan, iz'anınızdan, îmân ve mukaddesatınızdan talep ederim. Son sözüm:
dir.
Ses Yok