Müdafalar | Müdafalar | 176
(1-190)
(Eylül'ün sekizinde tekrar edilen Afyon Mahkemesi münasebetiyle Üstadımız çok hasta olduğu ve mahkemeye gidemeyeceği için bu mes'eleye dair fikrini sorduk. O'da "Nur'un mühim talebeleri ve avukatımız benim bedelime kâfidir." dedi. Ve bu mes'eleyi yazdırdı.)
Yirmisekiz sene zarfında çektiğim işkencelerden birisi şudur: Bir def'a Isparta Mahkemesinin Risâle-i Nur'un bütün eczalarını alıp, bir-iki ay ellerinde tedkikten sonra tamamen sahiblerine iade ettiği ve Eskişehir'de ise, onaltı sene evvel bütün Nur eczalarını inceden inceye tedkik edip yalnız küçük bir risalesi olan "tesettür"e ilişdiler. Fakat tesettürün ref'ine kanun olmadığı için kanaat-ı vicdaniye ile az bir ceza verdiler. Fakat Denizli, o risale de dahil hepsini beraet ettirdi. Daha sonra Denizli Mahkemesi bütün risaleleri tedkikten sonra Ankara Ağır Ceza Mahkemesinin istemesi üzerine bütün risaleler Ankara'ya sevk edildi. İki ay onlar da tedkik edip, hem ehl-i vukufun incelemesi ile Denizli Mahkemesi ittifaken beraetine, hem Ankara Ağır Ceza Mahkemesi ehl-i vukufun raporuna binaen ittifaken beraetine karar verdikleri ve sonra da Mahkeme-i Temyiz tasdik edip kaziye-i muhkeme haline getirdikleri halde, hem Mersin'de Nur'un en mühim mecmuaları vâli tarafından müsadere ettirilerek Ankara'ya gönderilmiş. Ankara zararsız görüp Tarsus Emniyeti vasıtasıyla sahiblerine iade edilmiştir. Hem Ankara bir evhama binaen Sungur'daki Nur'un en mühim mecmualarını emniyet vasıtıyla müsadere ederek tedkikten sonra tamamen Sungur'a iade etmiştir.
Hem İstanbul'da Rehber'in müsaderesi münasebetiyle Zülfikar ve Asâ-yı Mûsâ gibi çok mühim Nur Risaleleri müsadere edildiği halde.. sonra o İstanbul Mahkemesi aynı kitabları -yalnız Rehber müstesnâ olarak- külliyen iade etmesi ve şimdi Rehber'in verilmesi için vaadedilmesi ve bu memlekette hiçbir kimsenin Nurlardan zarar görmemesi ve zarar gördük diye hiçbir zaman duyulmaması ve mahkemelerin ve savcıların ikrarıyla altıyüzbin Nur Talebesi tam istifade etmesi ve Âlem-i İslâm her tarafta onu iştiyakla araması gösteriyor ki:
On gün zarfında Mahkeme-i Temyiz beraet kararı verdiği halde, dört buçuk sene Afyon Mahkemesi evrak-ı muzırra gibi çürütmek için Risalelerimizi mahzene atması ve dört günlük işi keyfi bahanelerle dört buçuk sene uzatması.. hem Afyon'un pek haksız olarak kaziye-i muhkeme halini alan Denizli beraetini nazara almadığından, Mahkeme-i Temyiz Afyon'un verdiği ceza kararını bozduğu... hem savcının Said hakkındaki onbeş sahife iddianâmesinde seksenbir yanlışını Said isbat ettiği halde... Afyon Mahkemesinin bu acib keyfi ve zâlimane ve garazi muamelesi, hükümetin adliyesine büyük bir su-i kasd olduğu insafı olan tasdik eder.
Said Nursî

RAPOR Bediüzzaman Said Nursî ve diğer şahıslara aid teslim olunan kitap ve defterlerin içlerinde kanunen müsâderesi icap eden muzır kitaplar bulunup bulunmadığı hakkında incelenip, neticesinin bir raporla bildirilmesi için Ankara Birinci Ağır Ceza Yüksek Reisliğince Ehli Vukuf seçilmemiz üzerine, işbu beş çuval ve bir tahta sandık içindeki, ilişik listede isimleri yazılı kitap ve mektup ve defterler teker teker okunup incelendikte:
Bunların çoğu Said Nursî'ye ait eserler olup münderecatlarının; hiçbir şahıs zikredilmiyerek, yalnız Kur'ân-ı Kerim ve Ehâdisi Şerife'den ilham alınarak, başka başka ünvanlar altında kârihasına göre hazırladığı bir takım esrârı ilmiyye ve hikemiyyenin madde âleminden temsiller getirilerek izahları yazılmış ve hâl-i hazırdaki nev'i beşeri ve bilhassa memleketimizdeki küçük ve büyük insan kitlelerini gafletten ikaz ile fikrî ve şehevâni dalâletten ve sû-i i'tikad ve sû-i ahlak girivelerinden kurtarmağa mâtuf ifâdelerden ve onları devletimizce dahi matlup olan güzel ahlâka sevk edebilecek yazılardan ibâret bulunmuş olduğu ... ve diğer şahıslara ait mektup ve saire dahi, Said Nursî'nin eserlerinde okudukları noktalara ait hatırlarına gelen bazı mühim dîni ve ahlâkî mesâilin kendisinden istifsarlarından ve bazıları dahi, bu Zâtın Nâsih-i ümmet olduğundan bahisle arkadaşlarına kendisini tanıttırmalarından ibaret defterler olduğu anlaşılmış ve netice itibari ile münderecatlarında kanunî mevzuâta muhalif siyasî ve idarî bir mahzur görülmemiş olduğundan bu eserlerde müsâderelerini icap eden bir hal bulunmadığı kanâatına varılmış bulunduğuna dair işbu raporumuz Ankara Birinci Ağır Ceza Yüksek Reisliğine sunulmuştur.
23-5-1956 Diyanet İşleri Reisliği
Müşavere ve Dinî Eserler İnceleme Hey'eti Azaları Bilir kişi Bilir kişiBilir kişi Hasan Fehmi Başoğlu Hasan Hüsnü Erdem Şehit Oral
Emirdağ Noterliğinden çıkarılan suret T.C AFYON Ağır Ceza Mahkemesi Esas: 954-278 Karar: 955-218 Savcı: 953-2083 Suret Reis : Ali Kemalettin Kamal 8169 Aza: Ali Niyazi Bayram 4864 Aza: Hayri Özbek 7670C.M.U.M. Mehmet Çağatay 9974 Kâtip : Alaattin Gevrek 8 Davacı: K.H.
Maznun: Bitlis Vilâyetinin Nurs K. den Mirza oğlu Said Nursî nam Bediüzzaman ve arkadaşları. Maznunların umumi vekili : Afyon Avukatlarından Ahmed Hikmet Gönen Suç : Elde edilen kitapların kısmen iade kısmen müsaderesi.
Suç T: 948
Düşünüldü: Dini hissiyatı âlet ederek devletin iç emniyetini bozmak ve Nurcular adı altında cem'iyet kurmaktan maznun Said Nursî ve arkadaşları haklarında icra edilmekte olan duruşma sırasında maznunlardan elde edilen suç alâtı kitap, risale vesair eşyanın müsaderesi hakkında Afyon Ağır Ceza Mahkemesinde icra edilen duruşma sonunda:
Maznunlardan elde edilen bilûmum kitap, risale,mektup vesair evrak-ı matbuanın Diyanet İşleri Müşavere Kurulunun 23-5-956 tarih ve sayısız raporunda Kitap vesair eşyanın kanuni mevzuata muhalif siyasi ve idari bir mahzur görülmemiş olduğu ve bu eserlerin müsaderesini icabeden bir halin bulunmadığı kanaatına varılmış olduğu bildirildiğinden bilûmum kitap, risale ve mektup ve sair eşyanın maznunlara iadesine ve maznunlar vekili Hikmet Gönen'e teslimine isteğe uygun ve temyiz yolu açık olmak üzere 23-6-956 tarihinde oy birliğiyle verilen karar C.M.U.M. Mehmet Çağatay hazır olduğu halde maznunlardan İbrahim Ethem Talas, Ziver Gündüzalp, Tahirî Mutlu ile maznunların vekili Avukat Hikmet Gönen'in yüzlerinde diğer maznunların gıyaplarında usulen ve açık olarak tefhim kılındı. Emirdağı'nda sakin Said Nursî nam Bediüzzaman tarafından ibraz edilip diğer sahifeye alınan ve Afyon Ağır Ceza Mahkemesinden verilip yed'inde mahfuz 23-6-956 tarih ve 954-278 sayılı ilamın aynı olduğu tasdik kılındı. Bin dokuz yüz elli altı senesi Temmuz ayının on üçüncü günü. 13-7-956
Ses Yok