Müdafalar | Müdafalar | 28
(1-190)
İşte, ben o adamım. Ve beni yanlış vehim ile muaheze ettikleri mevadd-ı kanuniyenin hiçbirini bilmezdim. Hattâ yeni hurufla imzamı atamazdım. Bazan hizmetçimden başka, on günde bir adam ile görüşmezdim. Herkes bana muavenetten kaçar. Avukat tutmaya iktidarım yok. Bütün hayatımda "En menfaatli ve en iyi hile, hilesizlik olduğu" düstur olduğundan, bütün müdafaatımda hak ve hakikat ve sıdk ve doğruluk esasını takib ettim. Bu hakikata binaen, benim müdafaatımda veyahut bazan nadiren bir-iki risalelerimde, zamân-ı hâzırın kanunlarına ve resmi merasimlerine tevafuk etmiyen ifâdâtıma nazar-ı müsamaha ile bakmak, adaletin mukteziyat ve icabatındandır. Benim bu müdafaatımda mücmel kalan noktalar, iddianameye karşı yazdığım itiraznâmemde vardır ve itiraznâmemde mücmel kalan noktaların, bu son müdafaatımda izahatı vardır; birbirini tekmil eder. Yüzaltmışüçüncü madde-i kanuniyenin tazammun ettiği mana ve kuyud-u ihtiraziye, vâz-ı kanunun irade ettiği maksad, âsâyişin ihlaline medar olmamak olduğuna binaen, ihlâl-i âsâyişe işaret ve delâlet edecek hiçbir emare ve tereşşuhat, benim ve risalelerim yüzünde görülmediği ve zabtınıza geçen müdafaatımda yirmi defa kat'î bir surette bu maddenin mes'elemizle alakası olmadığını ve kat'iyyen cezayı müstelzim bir cihet bulunmadığını isbat ettiğim halde; her nasılsa yine bidayetteki evhamın te'siratiyle, o madde-i kanuniye ile bizi muaheze etmek için mezkûr maddeyi ileri sürmek hiçbir vecihle şân-ı adâlete yakışmayacağından, beraetini hakperest mahkemenizden taleb eyleyerek en son sözüm:
ESKİŞEHİR AĞIR CEZA YÜKSEK MAHKEMESİNİN RİYASETİNE
İddia makamının son iddiasına karşı kısa ve mütemmim cevabı, son müdafaatımın lâhikasııdır. Makam-ı iddiada muhterem müdde-i umuminin tecziyeme medar olmak için beyan ettiği esbabın cevabları son müdafaatımda vardır. Bu son iddiada iki nokta o derece i'zâm edilmiş ki; nazar-ı adâleti şaşırtacak bir surette büyütülmüştür. Birinci Nokta : Makam-ı iddia diyor ki : "Isparta, Eğridir, Barla, Aydın, Antalya, Milas ve Van gibi yerler daire-i teşvikatına dahil olmuş." Halbuki, sair doksanyedi masumun tahliyesiyle tebeyyün ediyor ki; "Antalya" nâmını verdiği, kısacak ve îmâni bir tek risaleyi okuyan ihtiyar bir tek eşhas; ve "Eğridir" nâmını verdiği, iki hadis-i şerif'in bir nüktesini beyan eden küçük bir mektup onda bulunduğu ve muhatabı da kendisi olmadığı anlaşılan ve beraeti makam-ı iddiada taleb edilen bir hâfız ve biri de, birisine meslek dolayısıyla âdi bir kısa mektubla îmânî bir risaleyi yazan bir zattır. Ve koca "Aydın" nâmını verdiği, postadan almadığı bir kutuya dair âdi bir mektub evinde bulunan yetmiş yaşında ateh getirmiş bir ihtiyar; "Milas" nâmını verdiği mütâlaa merakına mübtela ve ısrarıyla okumak için benden istediği birkaç risale evinde bulunan bir tek biçare adamla, ona bir tek mektub tesvid eden ve hiçbir şeyde alâkası olmayan kahveci bir adam; ve "Van" nâmını verdiği, onbeş sene evvel tab'edilen bir risalem evinde bulunan bir adamdır. Ve dokuz sene oturduğum "Barla" nâmını verdiği, birkaç paraya mukabil dokuz sene evvel İstanbul'da tab'edilen "Onuncu Söz" gibi sırf imânî küçücük birkaç risaleyi yazan, fakir ve muhacir ve ihtiyatkâr bir zavallı adam... ve "Isparta" nâmını verdiği, yalnız imânî ve mahkemece tenkid edilmeyen bir-iki risalemi okuyup, kendilerine yazmaları sebebiyle benim ile cüz'i alâkaları bulunan yedi kadar masum biçarelerdir ve hakezâ.. İşte hakkımda nasıl habbenin kubbe yapıldığı buna kıyas edilsin.
Ses Yok