Müdafalar | Müdafalar | 50
(1-190)
Ankara ehl-i vukufunun ittifakla bizi, şimdiye kadar suçlu vehmini veren "emniyeti ihlal, cem'iyyet kurmak, tarikat gütmek, hükûmete ve siyesete ilişmek" maddelerinden tebrie etmeleri ve masumiyetimize karar vermeleri, insaflarını ve hak-perestliklerini gösterdiklerinden, onların az zamanda beş sandık, iki çuval kitab ve mektub ve evrakın tedkikinde aleyhimizde toplanan çok evham ve ağır şerâit içinde, benim şahsımın aleyhindeki bazı tenkidleri beni müteessir etmiyor. Bilakis kalben memnun oluyorum. Çünki : Bilmediğim ve düşünmediğim bazı kusurlarımla, Risale-i Nur'a ve imân hizmetine zarar olan bir kısım şeyleri öğrendim. Fakat evvelce takdim edilen teşekkürnâmede kısmen izah ettiğimiz gibi, şimdi raporu gördüğümden sonra, sekiz-dokuz yerinde acelelik sebebiyle sehivler ve iltibaslar ve anlamamazlıklar ve yanlışlıklar olmuş. Ben bu zatları tenkid değil, belki onların bu mes'elede kazanacakları hayrat ve hasenatlarına yardım fikriyle o sehivlerin sahihini beyan edeceğim.
Birinci Sehiv : Onlar ittifakla, yüzde doksan risaleleri gayet takdir ile beraberdirler. "Bunlarda müellif hem samimi, hem hasbi, hem ilim ve hakikat ve din esaslarından ayrılmamıştır. Bu doksan kitabta, dini âlet etmek veya cem'iyet teşkil etmek ile emniyeti ihlâl hareketinin bulunmadığı sarihtir. Ve şâkirdlerinin birbiriyle ve Said ile muhabere mektubları da bu nev'dendir" deyip, muhakkikane karar verdikleri yerde, şahsımın bir kusurunu böyle beyan için diyorlar: "Said, bazen bu ayetin yüz hikmetinden beşi beyan olunacak, der. Ve bu ise ilmî vakarına yakışmaz. Hem bazen, bu risale dört buçuk saatte yazıldı, der. Ve bu söz ise, kendini medhe ve muhatabını hayrete düşürmek mahiyetinde bir küçüklüktür."
Elcevab: Ben, kusuru ve küçüklüğü nefsime memnuniyetle kabul etmekle beraber derim : Bu çeşit sözlerimin sebebi, kendimi beğendirmek değil (hâşâ) belki, "Risale-i Nur, Kur'an'ın bütün nükte ve hikmetlerini ihata edemez, ancak yüzde dördünü-beşini beyan edebilir" diye, Kur'an'ın vüs'at-ı mânâdaki i'câz-ı manevisine ihtar ve işarettir. Ve "dört veya altı veya oniki saatte te'lif edildi" demekle, Risale-i Nur doğrudan doğruya Kur'an'ın şakirdidir ve O'nun hazır malını, hazinesinden çabuk çıkarır, satar demekle ; kendimi medh değil, belki Risale-i Nur'un makbuliyetine bir emare ve bu kıymetli malda müflis bir hizmetkârı olduğunu göstermek niyetiyle başka kitablardan veya diğer fikirlerden ve kendi tefekkürlerinden olmadığını bildirmektir.
Evet yirmi senedenberi, Kur'an'dan ve Risale-i Nur'dan başka hiçbir kitabı yanında bulundurmayan ve okumayan ve hiçbir gazete ve mecmuaları bilmeyen ve istemeyen bir adam, o niyetle öyle söyleyebilir.
İkinci Sehiv : Hazret-i Ali'nin (R.A.) kasidesinde ebced hesabıyla, "binüçyüzellide Said-i Kürdî gelecektir" çıkıyor. Bir mahrem risaleden almışlar.
Elcevab : Hülâgû'dan ve latin hurufundan ve İslâm deccalından ve bir kısım ulemâların yanlışlarından kat'i haber veren İmam-ı Ali (R.A.) o cümle ile biçare Said'e diyor : "Sen o zamana yetişeceksin. Cenab-ı Hak'tan muhafazanı niyaz eyle" denilmiş. Yoksa -hâşâ- kendime bir pâye vermek hiç hatırıma gelmemiş.
Ve hem o sahife raporlarında : "Deccalın mühim kuvveti Yahudi'dir. Mançur, Moğol ve Kırgız anarşist ve sosyalisttir." denilmiş. Halbuki, o sehivdir. Sahihi : Deccalın mühim bir kuvveti Yahudi'dir. Yani, komiteleridir. Ve ye'cüc me'cüc ise, Çin-i Maçin'de bulunan Mançur ve Moğol ve Kırgız ve her tarafta bulunan anarşistler ve sosyalistlerin müfritleri olan komünistlerdir."
Birinci Sehiv : Onlar ittifakla, yüzde doksan risaleleri gayet takdir ile beraberdirler. "Bunlarda müellif hem samimi, hem hasbi, hem ilim ve hakikat ve din esaslarından ayrılmamıştır. Bu doksan kitabta, dini âlet etmek veya cem'iyet teşkil etmek ile emniyeti ihlâl hareketinin bulunmadığı sarihtir. Ve şâkirdlerinin birbiriyle ve Said ile muhabere mektubları da bu nev'dendir" deyip, muhakkikane karar verdikleri yerde, şahsımın bir kusurunu böyle beyan için diyorlar: "Said, bazen bu ayetin yüz hikmetinden beşi beyan olunacak, der. Ve bu ise ilmî vakarına yakışmaz. Hem bazen, bu risale dört buçuk saatte yazıldı, der. Ve bu söz ise, kendini medhe ve muhatabını hayrete düşürmek mahiyetinde bir küçüklüktür."
Elcevab: Ben, kusuru ve küçüklüğü nefsime memnuniyetle kabul etmekle beraber derim : Bu çeşit sözlerimin sebebi, kendimi beğendirmek değil (hâşâ) belki, "Risale-i Nur, Kur'an'ın bütün nükte ve hikmetlerini ihata edemez, ancak yüzde dördünü-beşini beyan edebilir" diye, Kur'an'ın vüs'at-ı mânâdaki i'câz-ı manevisine ihtar ve işarettir. Ve "dört veya altı veya oniki saatte te'lif edildi" demekle, Risale-i Nur doğrudan doğruya Kur'an'ın şakirdidir ve O'nun hazır malını, hazinesinden çabuk çıkarır, satar demekle ; kendimi medh değil, belki Risale-i Nur'un makbuliyetine bir emare ve bu kıymetli malda müflis bir hizmetkârı olduğunu göstermek niyetiyle başka kitablardan veya diğer fikirlerden ve kendi tefekkürlerinden olmadığını bildirmektir.
Evet yirmi senedenberi, Kur'an'dan ve Risale-i Nur'dan başka hiçbir kitabı yanında bulundurmayan ve okumayan ve hiçbir gazete ve mecmuaları bilmeyen ve istemeyen bir adam, o niyetle öyle söyleyebilir.
İkinci Sehiv : Hazret-i Ali'nin (R.A.) kasidesinde ebced hesabıyla, "binüçyüzellide Said-i Kürdî gelecektir" çıkıyor. Bir mahrem risaleden almışlar.
Elcevab : Hülâgû'dan ve latin hurufundan ve İslâm deccalından ve bir kısım ulemâların yanlışlarından kat'i haber veren İmam-ı Ali (R.A.) o cümle ile biçare Said'e diyor : "Sen o zamana yetişeceksin. Cenab-ı Hak'tan muhafazanı niyaz eyle" denilmiş. Yoksa -hâşâ- kendime bir pâye vermek hiç hatırıma gelmemiş.
Ve hem o sahife raporlarında : "Deccalın mühim kuvveti Yahudi'dir. Mançur, Moğol ve Kırgız anarşist ve sosyalisttir." denilmiş. Halbuki, o sehivdir. Sahihi : Deccalın mühim bir kuvveti Yahudi'dir. Yani, komiteleridir. Ve ye'cüc me'cüc ise, Çin-i Maçin'de bulunan Mançur ve Moğol ve Kırgız ve her tarafta bulunan anarşistler ve sosyalistlerin müfritleri olan komünistlerdir."
Ses Yok