Müdafalar | Müdafalar | 6
(1-190)
Benim sebeb-i ittihamımdan olan Üçüncü Madde : Risale-i Nur'un müsaade-i hükûmet alınmadan intişarı ve hissiyat-ı îmaniyeyi kuvvetleştirmesiyle, ileride belki hükûmetin serbestane prensiplerine sed çeker ve emniyet-i umumiyeyi ihlâl eder, demesidir.
Elcevap: Risale-i Nur, nurdur. Nurdan zarar gelmez; siyaset topuzunu onüç seneden beri elinden atmıştır ve bu vatanın ve bu miletin iki hayatlarının temel taşları olan hakikat-ı kudsiyeyi tesbit eder ve bu mübarek milletin yüzde doksandokuzuna zararsız menfaati olduğuna, eczalarını okuyan bütün zatları işhad edebilirim. Haydi biri çıksın, desin : "Bunda bir zarar gördüm." Saniyen : Benim matbaam yok ve müteaddit katiblerim yok. Birisini zor ile bulabilirim. Ve hüsn-ü hattım yok. Yarım ümmiyim, bir saatte ancak bir sahifeyi çok noksan yazımla yazabilirim. Merhum Âsım Bey gibi bazı zatlar benim için bir yadigâr olarak güzel yazılariyle yardım ettiler. Benim, çok hazin gurbetimdeki hatıratımı yazdılar. Sonra, o envar-ı imaniyeyi derdine tam derman bulan bir kısım zatlar onları okumak istediler ve okudular; hayat-ı ebediyelerine tam bir tiryak olduğunu hakkal-yakin gördüler, kendileri için istinsah ettiler. Acaba buna yasak diyecek bir kanun var mı? Elinize geçen ve nazar-ı teftişinizde bulunan "Fihriste Risalesi" gösteriyor ki; Risale-i Nur'un herbir cüz'ü bir âyet-i Kur'aniyyenin hakikatını tefsir eder; ve hususan erkân-ı imaniyeye dair âyetleri öyle vuzuhla tefsir eder ki, Avrupa feylesoflarının bin seneden beri Kur'ân aleyhinde hazırladıkları hücum plânlarını kırıyor ve esaslarını bozuyor. Şimdilik elinizdeki "İhtiyarlar Risalesi" nin Onbirinci Rica'sında binler imanî ve tevhidî bürhanlardan bir tek bürhan var. Nümune için ona bakınız; dikkat ediniz, bu dâvâm doğru mudur, yanlış mıdır? Anlarsınız. Hem bu vatana ve bu millete ne kadar menfaatli olduğunu, nümune için, Risale-i Nur'un eczalarından olan "iktisad Risalesi" ve hastalara imandan gelen yirmibeş devalı risale ve ihtiyarlara imandan gelen yirmialtı rica ve teselli risaleleri, bu mübarek milletin yarısından ziyade bir yekûn teşkil eden fakirler, hastalar, ihtiyarlar taifelerine gayet kıymetdar bir hazine-i servet ve tiryak ve ziya olduğunu insaf ile bakan herkes kabul eder kanaatındayım. Hem vazife-i tahkikatınıza yardım için derim: Fihriste Risalesi yirmi senelik risalelerin bir kısmının fihristesidir. İçindeki risalelerin bir kısmın asılları Dârü'l-Hikmet'ten başlar. Hem Fihriste'deki numaralar, te'lif tertibiyle değildirler. Meselâ : Yirmiikinci Söz, Birinci Söz'den ve Yirmiikinci Mektub, Birinci Mektub'dan daha evvel yazılmış. Bunlar gibi çok var... Sâlisen : İman ilminden ibaret olan Risale-i Nur eczaları, emniyet ve âsâyişi temin ve te'sis ederler. Evet, güzel seciyelerin ve iyi hasletlerin menşe ve menbaı olan iman, elbette emniyeti bozmaz, temin eder. İmansızlıktır ki, seciyesizliği ile emniyeti ihlâl eder.
Hem bunu biliniz ki, yirmi-otuz sene evvel bir gazetede gördüm ki, İngilizlerin bir Müstemlekât Nâzırı demiş; "Bu Kur'an Müslümanların elinde varken biz onlara hakiki hâkim olamayız...Bunun kaldırılmasına ve çürütülmesine çalışmalıyız." İşte, bu kâfir muannidin bu sözü, otuz senedir nazarımı Avrupa feylesoflarına çevirmiş olduğundan, nefsimden sonra onlar ile uğraşıyorum. Dahile bakamıyorum ve dahildeki kusuru, Avrupa'nın hatası, ifsadıdır derim. Avrupa feylesoflarına hiddet ediyorum, onları vuruyorum, Felillâhilhamd, Risale-i Nur, o muannid kâfirin hülyasını kırdığı gibi; maddiyyun, tabiiyyun feylesoflarını tam susturur bir vaziyete girmiştir. Dünyada, hangi şekilde olursa olsun, hiçbir hükûmet yoktur ki kendi memleketinin böyle mübarek mahsulünü ve sarsılmaz bir mâden-i kuvve-i maneviyesini yasak etsin ve nâşirini mahkûm eylesin! Avrupa'da rahiblerin serbestiyeti gösteriyor ki; hiçbir kanun, târik-i dünya olanlara ve âhirete ve imana kendi kendine çalışanlara ilişmez.
Ses Yok