Müdafalar | Müdafalar | 64
(1-190)
ANKARA EHL-İ VUKUFUNUN İTTİFAKLA VERDİĞİ RAPORUN SURETİDİR (Haşiye) Dolu bulunan cem'an beş sandık kitab, tarafımızdan okundu. Said Nursî tarafından te'lif edilen (basılmış, basılmamış) Risale-i Nur eczaları ve Risale-i Nur'a ekli, Said Nursî ile bazı şakirdleri tarafından yazılmış kısmen ilmî ve dînî mektublarla, şakirdlerin birbiriyle ve Said Nursî ile âdi muhabere mektubları ve klişeler, inceleme mevzuu salâhiyetimiz dahilinde görülerek incelendi. Bunların mahiyetini belirtmek için, bu risale ve mektubları iki nev'e ayırmak gerektir. Risaleler, bir âyetin tefsiri ve bir hadis-i şerif'in şerhi maksadıyla yazılmış olanlarla din, imân, Allah, peygamber, Kur'an, âhiret akidelerini ve ibarelerini açıkça anlatmak için temsillerle yazılmış ilmî görüşleri ve ihtiyarlarla gençlere hitab eden ahlâkî öğütleri ve kısmen hayat tecrübelerinden alınmış ibretli vak'aları ve esnafa aid faideli menkıbeleri ihtiva eden, mevcudun yüzde doksanını teşkil eden risalelerdir ki, bütün bu risalelerde müellif hem samimi, hem hasbi ve hem ilim yolundan ve din esaslarından hiç ayrılmamıştır. Bunlarda dîni âlet etmek veya cem'iyet teşkil etmekle emniyeti ihlal hareketinin bulunmadığı sarihtir. Şakirdlerin birbiriyle ve Said Nursî'yle âdi muhabere mektubları da bu nev'dendir. 1-Said Nursî, İstanbul'da iken kazandığı ehemmiyetli şan ve şerefin, kalın bir uykudan ibaret sakil bir rü'ya ve muvakkat bir sersemlik olduğunu söyler. Ve İstanbul'da iken bir-iki sene gafletle siyasete karıştığından, bunu 'dünyanın ölümü' diye tasvir eder. Bu münasebetle "Eski Said, Yeni Said" diye, iki şahsiyet bulunduğunu ve bu şahsiyetlerin birbirinden ayrı olduğunu söyler.
___________
Hâşiye: Ehl-i vukuf raporundaki tenkid kısmı, mahkemede kat'i cevabları verildiğinden ve müdafaatımın âhirinde yazıldığından.. burada yazılmadı. Zaten o tenkidler, üç-dört risalede on cüz'i mes'eledir. Hem siyasî değil, ilmîdirler. Hem o itirazların, sehiv ve hata olduğu senedlerle mahkemede isbat edilmiştir. (Sıra dokuz, aded birincide) yirmi kadar risale bulunan mecmuasının sonunda, Isparta Risale-i Nur Şakirdlerine yazılan mektubun içinde, siyasete tenezzülün hata olduğunu söyler. 2-Said Nursî'nin en mühim kitabı olan "Hüccetullahü'l-Baliğa" adlı kitabın (sıra dört, aded bir) Münâcât kısmında: "Bu dünya fânidir. En büyük dâvâ, bâki olan âlemi kazanmaktır. İnsanın itikadı sağlam olmazsa, dâvâyı kaybeder. Hakiki dâva budur. Bunun haricindeki dâvalara karışmak zararlıdır. Siyasetle meşgul olan ehemmiyetli hizmetlerinden geri kalır. Hem de siyaset boğuşmalarına kapılanlar, selâmet-i kalbini kaybeder. 3-Yirmialtıncı Lem'a 'da : "İhtiyar dünyada, benim hakiki vazifem neşr-i esrar-ı Kur'aniyedir." sahifedeki, "Bu memleketle hamiyet-i İslâmiye noktasında alâkadarım. Yoksa benim ne hanım var, ne evladım." (Sahife 95) 4-Yirmibirinci Lem'a'sı : Kardaşlarına verdiği öğütlerden birinci düstur; Amelinizde rızâ-yı İlâhî olacak, maddî menfaat fikri olmayacak." Bu yazılarda, "Ben sofi değilim. Mesleğimiz tarikatçılık değildir (sahife 108) "Hubb-u câha ve nazarı kendine celbetmek, ruhi bir marazdır. Buna gizli şirk denilir. Eğer mesleğimiz şeyhlik olsa idi, makam bir olurdu. O makama namzedler olurdu. Mesleğimiz uhuvvettir. Kardaş, kardaşa peder olamaz, mürşid vaziyetini takınamaz.



Bu rapor ibret için hem lahikaya hem müdafaatın nihayetine yazılsın. Birinci ehl-i vukufun raporudur ki, bütün kuvvetleriyle bizi mahkum etmek için çalışmışlar. Fakat inayet-i İlâhiye onların hücumlarını Nurların parlak fütuhatına vesile eyledi. İşte inayet-i ilahiyye'nin parlak bir nümunesi... Bütün kuvvetleriyle mahkumiyetimize çalışan birinci ehl-i vukufun bu raporları Risale-i Nur'a takdirkârâne bir medhiye hükmüne geçti. Biz dahi o ehl-i vukufu helâl ettik dost olduk. Bu rapor aleyhimde çok çalışan ehl-i vukufun raporundandır. Ankara ehl-i vukufu bunlardan ayrıdır. Bir derece insaflı raporlar da vardır.
Said Nursi
Ses Yok