Müdafalar | Müdafalar | 67
(1-190)
Risale-i Nur'un Otuzuncu Mektub'unun Yirmisekizinci Lem'asının nihayetine Risale-i Nur talebelerinin Keçeci Mustafa, Mustafa Ali, Süleyman, Rüştü, Abdullah, Husrev, Re'fet diğer Süleyman, Sabri, Hulusi, Bekir Bey, Asım, Hafız Ali, Galip, Küçük Lütfi, Zekai, Abdulbaki, Şamlı Hafız Tevfik isimleri yazılmıştır.
Yine bu risalenin ikinci kısmının dördüncü sahifesinde : Hapishanenin kendileri için bir İnayet-i Rabbaniye olduğunu; âhirzamanda en feyizli bir çilehane olup, düşmanlarına karşı ihtiyatlı davranmak lazım geldiğini; bu yerin, yani hapsin en hassas bir imtihan meydanı olduğunu telkin etmektedir.
Bu risalenin sonlarına doğru bir düstur başlığı altında, Risale-i Nur talebelerinin nuru hariçte aramamaları ve eğer ararlarsa Nurun penceresinden ışık bularak mânevi güneşe bedel bir lambayı bulacaklarına belki de güneşi kaybedeceklerini; daireye girmeden evvel her fert şeyhini muhafaza edebileceğini ve fakat daireye girdikten sonra ancak orada mürşid aranacağını; daire haricindeki tarikatlara ihtiyaç bırakmayacağını ve Risale-i Nur dairesinin çok geniş olup şakirdlerinin pek çok olduğunu; aklı başında bir adamın bu elmas gibi mesleği terkedip başka mesleklere girmeyeceği yazılmaktadır. Ve nihayete doğru tenkide başlanarak, kendisi Risale-i Nur'u ve şakirdlerini müdafaa ettiği halde.. onların inkarda bulunarak kendisini şahitsiz bıraktıklarını... ve bunca mensupların başka tarikat aramak üzre ayrılmak temayüllerini göstediklerini.. ancak talebeleri arasında Kuleölü Küçük Ali ve Lütfi gibi halis Nur Talebelerini hariçteki büyük bir veliye tercih ettiğini...
Ve yine ebced ve cifr hesaplarıyla birtakım istihraçlarda bulunarak; ezcümle : Hakkında tatbiki istenilen 163. maddenin kendisi hakkında takibat yapılmasını isteyen 163. meb'usun adedine tevafuk ettiğini (Haşiye) beyan etmektedir.
Said Nursî'nin buraya kadar hülasaten zikredilen Risale-i Nur parçalarından maada.. bu işle alakadar olan mevkuf diğer suçlu Husrev ve ilaahire isimlerinden sonra bu suçluların evlerinde, dükkanlarında ve üzerlerinde yapılan aramalarda evrak meyanında mevcut her birine ait arama zabt varakalarında yazılı olduğu üzre cemiyetin banisi Bediüzzaman ile yine evrak meyanında mevcut maznunların evlerinde, dükkanlarında ve üzerlerinde çıkan ve cemiyet ile alakalarını gösteren vesaik ve mektublar ehl-i vukuf marifetiyle yaptırdığımız tetkikata nazaran her biri hakkında raporda yazılı olduğu üzere bu maznunlar doğrudan doğruya ve beraberce bir kısmını Said-i Kürdî ile iştirak ederek kurulan Nakşibendi Cem'iyetinin intişafına yardım ettikleri ve bir kısmının da bu şekle girmeleri ve Risale-i Nur şakirdlerinin muhabere etmek suretiyle Said'in faaliyetine mânen ve maddeten iştirak ile ona maksatlarına hizmet ettikleri ve binnetice cümlesinin dini hissiyatı alet ederek, devletin emniyetini ihlal edebilecek harekete halkı teşvik ve bu babda kurulan Risale-i Nur Cem'iyetinin teşekkülüne yardımda bulundukları, yapılan hazırlık ve ilk tahkikat sırasında yeminli ifadeleri alınan şahidlerin şehadeti, arama zapt varakaları ve ehl-i vukuf tarafından verilen rapor bu suçluların te'vilen vâki itirazlarıyla anlaşılmaktadır. Suçluların bu hareketleri T.C. Kanunu'nun 163.1/2, 173, 313, 64-65. maddeleri mucibince...
_______
Hâşiye: Burada da tam aksine mânâ vermişler.
Yine bu risalenin ikinci kısmının dördüncü sahifesinde : Hapishanenin kendileri için bir İnayet-i Rabbaniye olduğunu; âhirzamanda en feyizli bir çilehane olup, düşmanlarına karşı ihtiyatlı davranmak lazım geldiğini; bu yerin, yani hapsin en hassas bir imtihan meydanı olduğunu telkin etmektedir.
Bu risalenin sonlarına doğru bir düstur başlığı altında, Risale-i Nur talebelerinin nuru hariçte aramamaları ve eğer ararlarsa Nurun penceresinden ışık bularak mânevi güneşe bedel bir lambayı bulacaklarına belki de güneşi kaybedeceklerini; daireye girmeden evvel her fert şeyhini muhafaza edebileceğini ve fakat daireye girdikten sonra ancak orada mürşid aranacağını; daire haricindeki tarikatlara ihtiyaç bırakmayacağını ve Risale-i Nur dairesinin çok geniş olup şakirdlerinin pek çok olduğunu; aklı başında bir adamın bu elmas gibi mesleği terkedip başka mesleklere girmeyeceği yazılmaktadır. Ve nihayete doğru tenkide başlanarak, kendisi Risale-i Nur'u ve şakirdlerini müdafaa ettiği halde.. onların inkarda bulunarak kendisini şahitsiz bıraktıklarını... ve bunca mensupların başka tarikat aramak üzre ayrılmak temayüllerini göstediklerini.. ancak talebeleri arasında Kuleölü Küçük Ali ve Lütfi gibi halis Nur Talebelerini hariçteki büyük bir veliye tercih ettiğini...
Ve yine ebced ve cifr hesaplarıyla birtakım istihraçlarda bulunarak; ezcümle : Hakkında tatbiki istenilen 163. maddenin kendisi hakkında takibat yapılmasını isteyen 163. meb'usun adedine tevafuk ettiğini (Haşiye) beyan etmektedir.
Said Nursî'nin buraya kadar hülasaten zikredilen Risale-i Nur parçalarından maada.. bu işle alakadar olan mevkuf diğer suçlu Husrev ve ilaahire isimlerinden sonra bu suçluların evlerinde, dükkanlarında ve üzerlerinde yapılan aramalarda evrak meyanında mevcut her birine ait arama zabt varakalarında yazılı olduğu üzre cemiyetin banisi Bediüzzaman ile yine evrak meyanında mevcut maznunların evlerinde, dükkanlarında ve üzerlerinde çıkan ve cemiyet ile alakalarını gösteren vesaik ve mektublar ehl-i vukuf marifetiyle yaptırdığımız tetkikata nazaran her biri hakkında raporda yazılı olduğu üzere bu maznunlar doğrudan doğruya ve beraberce bir kısmını Said-i Kürdî ile iştirak ederek kurulan Nakşibendi Cem'iyetinin intişafına yardım ettikleri ve bir kısmının da bu şekle girmeleri ve Risale-i Nur şakirdlerinin muhabere etmek suretiyle Said'in faaliyetine mânen ve maddeten iştirak ile ona maksatlarına hizmet ettikleri ve binnetice cümlesinin dini hissiyatı alet ederek, devletin emniyetini ihlal edebilecek harekete halkı teşvik ve bu babda kurulan Risale-i Nur Cem'iyetinin teşekkülüne yardımda bulundukları, yapılan hazırlık ve ilk tahkikat sırasında yeminli ifadeleri alınan şahidlerin şehadeti, arama zapt varakaları ve ehl-i vukuf tarafından verilen rapor bu suçluların te'vilen vâki itirazlarıyla anlaşılmaktadır. Suçluların bu hareketleri T.C. Kanunu'nun 163.1/2, 173, 313, 64-65. maddeleri mucibince...
_______
Hâşiye: Burada da tam aksine mânâ vermişler.
Ses Yok