Kudsi Kaynaklar | Kudsi Kaynaklar | 118
(1-445)
Hem, hadîsin umumunun, her tarafının ihata edilmesinin imkânsızlığının en bariz bir delili de: Koca Suyutî gibi bir hadîs denizinin şu itirafıdır: "Ben, Kitab-ün Nureyn Fi Islah-id Dareyn eserinde şu hadîs-i şerifi gördüm:
(El-Hâvî Lil-Fetavî 2/187.. ve adı geçen kitap sh: 23)
Evet, İmam-ı Suyutî'nin bu hadîs hakkında bir çeşit itirafı, mevzumuza bir başka delildir. Zira Suyutî Hazretleri yeryüzünde mevcud pek çok hadîs-i şerifleri metinleriyle, lafızlarıyla ve rivayet yolları ve senedleriyle beraber hâfızasına alan çok büyük bir hadîs Hâfızı ve Hüccetidir. Buna rağmen, sözünü ettiği hadîsi evvelce te'lif edilmiş olan bir kitapta görmesi ve onun rivayet yolunu ve senedini görmemiş olması, hadîs-i şeriflerin son derece çokluğu ve ihatasının mümkün olmadığını göstermektedir.
Bu mes'elenin ayrıca isbatlı bazı örnekleri de, "Mevzu Hadîsler Bölümü"nde gelecektir inşâallah...
BÖLÜM - 5
Cerh ve tenkid işinde bir kısım muhaddislerin çok aşırı, ziyade taşkın bazı davranışlarının acib misalleri...
Bu bölümün içinde örnekler, "Altıncı Bölüm"de de umumiyeti itibariyle bir nebze ele alınacağından çok kısaca temas edilecek. Bu kitabın "Temhid" kısmında işaret edildiği gibi; cerh ve ta'dil mekanizmasını işleten Muhaddisler üç sınıftır. Bir sınıfı, hakikaten aşırı şekilde ileri gitmişler, âdeta hadîslerin azalmasını, kısalmasını, hattâ yok olmasını istercesine davranış içerisinde bulunmuşlardır. Muhaddislerce bunlara müteşeddit diye ad konulmuş. Bu sınınfın pîr ve reislerinden en birincisi başta İbn-i Kayyim-il Cevzî'dir. Bunların mukallid ve mültezimleri ise, daha acaib bir tarzda âdeta tırpanı ellerine almış olarak hadîsleri kırpmaya kendilerini vazifedar saymışcasına bir tutum içerisine girmişlerdir. Bu hâdisenin bazı nümunelerini kısaca vermek icab ederse:
1- İbn-i Cevzî'nin Müsned-i Ahmed bin Hanbel'deki yirmi dört tane hadîs hakkında mevzuluk isnad etmesine karşılık, İbn-i Hacer-i Askalanî bunları tek tek ele alıp incelemiş ve neticede bu yirmi dört hadîsten hiçbirisinin mevzu' olmayıp bilâkis seneden de bazıları sahih, bir kısmı Hasen ve geri kalanları da hiç olmazsa Zaif hadîsler olduğunu isbat etmiştir. Bu Risalenin ismi "El-Kavl-ül Müsedded"dir. (Bakınız: Ta'cil-ül Menfaat İbn-i Hacer sh: 10-11 ve İthaf-üs Sâde Zebidî 1/69)
2- Yine İbn-il Cevzî'nin kendi mevzular kitabına almış olduğu hadîslerden üçyüzden ziyade hadîsleri, İmam-ı Suyutî bunları tahlile tabi' tutmuş ve bu hadîslerin hiç birisinin mevzu' olmadığını ve içlerinde Sahih-i Müslim ve Ebu Davud'un Sahih olan hadîslerin bulunduğunu isbatlamıştır. (Bakınız: En-Nikât-ül Bedîât.. eserin tamamı)
Bu eser, bizdeki elyazma durumuyla 29 satırlı, ortaboy 96 sahifeden ibarettir. İmam-ı Suyutî bu eserinin sonunda şöyle diyor: "Şu kitapta kaydettiğim 300 kadar müteâkabe (haklarında kelâm edilmiş hadîsler) hiçbirisinin mevzu' hadîsler içine alınmasına imkân yoktur. Çünki bu hadîslerden iki tanesi Buharî ve Müslim'in, otuzsekiz tanesi Müsned-i Ahmed'in, dokuz tanesi Ebu Davud'un, otuz tanesi Nesaî'nin, on tanesi İbn-i Mace'nin, altmış tanesi Müstedrek-ül Hâkim'in hâdisleri olduğu gibi, geri kalan yüzotuz hadîs ise, müşterek olarak Kütüb-ü Sitte'de ve Müsned-i Ahmed'de mevcuddurl!r. Bunlardan arta kalan hadîsler, Beyhakî'nin Sünen-i Kübra, Şuab-ül İman, Delâil-ün Nübüvve eserlerinde yer aldıkları gibi, bir kısmı da Sahih-i İbn-i Huzeyme, Sahih-i İbn-i Hibban, Müsned-i Daremî, Tarih-ül Buharî ve yine Buharî'nin Halk-u Ef'al-il İbad ve Cüz-ül Kur'an eserlerinde ve Sünen-i Darekutnî kitaplarında bulunmaktadır.
3- Yine İbn-i Cevzî'nin "Mevzu Hadîsler" kitabı içine almış olduğu yüzden fazla hadîsleri, İmam-ı Suyutî, El-Leali-l Masnua eserinin iki cildinde tahlile tabi tutmuş ve bu hadîsleri yüzde doksan nisbetiyle mevzuluktan kurtarmış, ortaya koymuştur.
4- Meşhur muhaddis Kazvinî, İmam-ı Begavî'nin Masabih-üs Sünne kitabının onsekiz hadîsi hakkında mevzuluk isnad etmesine mukabil, İbn-i Hacer-i Askalanî bu hadîsleri tek-tek incelenmiş ve bunlardan hiçbirisinin mevzu olmayıp bilâkis kısmen Sahih, kısmen Hasen, bir kısmı da sadece Zaif hadîsler olduğunu, "Ecvibet-ül Hâfız Alâ Ehadîs-il Misbah" Risalesiyle isbatlanmıştır. İbn-i Hacer'in bu risalesi, adı geçen Masabih kitabı 1/78'de mevcuddur.
Böylece eskide toplu halde, hadîs-i şeriflere ilişmeler vaki' olduğu gibi, yer-yer birer, ikişer hadîslere de ilişmeler olmuş, bu arada bu ilişmelere karşı büyük hadîs imamları cevablar vermiş ve hadîseri kurtarmışlardır. Birerlik, ikişerlik nümuneleri bu kitabın "Mevzu' Hadîsler" kısmında ele alacağımızdan burada medar-ı bahis yapmayacağız.
5- Bu zamanda hadîsin cerh ve tenkid işinde, eskilerin şimdiki mukallidlerinden birisi, Şam'lı Nasiruddin-i Elbanî adındaki şahıs daha çok ileri giderek, hududu tecavüz eden cür'etkârane, amma vukufsuzcasına bir çok sahih hadîslere ilişti. "Silsilet-ül Ehadîs-il Mevzua" adında bir kitap yazıp neşretti. Bir çok sahih hadîslere, hiç olmazsa Hasen, yahud da makbul olan Zaif hadîslere dil uzattı. Bunları mevzulukla şüplendirmeye kalkıştı. Samimi müslümanların ciğerlerini sızlattı. Bid'at ehli kimselere de, bir mesned oldu. Âlem-i İslâm'dan yer yer bu şahsa karşı reddiyelerle cevablar verildi. İlim meydanında perişan edildi.
Ses Yok