Kudsi Kaynaklar | Kudsi Kaynaklar | 123
(1-445)
Bir de cerh edilen kimse, eğer zâtında kâmil ve büyük ve salih ülemadan olduğu halde, mübtediler veya meslek müteassıbı ve kıskançlar tarafından o cerh vaki' olmuşsa, o da bir mâna ifade etmez ve merduttur ve hakeza...
Bu mes'elede geniş bilgi isteyenler, İmam-ı Zehebî'nin Mizan-ül İ'tidal eserine ve İbn-ül Hacer'in Lisan-ül Mîzan kitabına bakmaları, yahut en kolayı İmam-ı Zebidî'nin İthaf-üs Sâde eserinin Mukaddemesine veya hiç olmazsa Şerh-ül Manzumet-il Beykuniye kitabı 190-196 sahifelerine bakabilirler.
İKİNCİ FASIL: Muhaddislerce hadîslerin senedlerine göre kullanılmış ıstılahların asıl mâna ve mefhumları ne olduğu hakkındadır. Bu fasıl bu durumuyla herhalde biraz uzayacaktır. Çünki hadîslerin ıstılahları hakkında birazcık olsun bilgi vermek, asıl mânaları ne olduğu hakkında malumat arz etmek gibi mes'elelere ister istemez girmek icab edeceğinden, bahsin uzamaması mümkün değildir. Yani, hadîsin aksamından olan sahihler, hasenler, zaifler ve mevzular mes'elesini ele almak, bilhassa zaif ve mevzular durumu üstünde iyice durmak mecburiyeti olacak. Hem de bu kitabın "Temhid" kısmında işaret ettiğimiz gibi, muhaddislerce vaz' edilmiş ıstılahların lûgat mânalarından dehşet alıp ürkmenin yersiz olduğunun isbatı da yapılacağından, haliyle mevzu biraz genişlenecektir. Fakat biz mümkün mertebe işin pratik ve anlaşılır tarafını seçecek ve kısa olmasına gayret edeceğiz.
Evet, hadîs ilmi, yahut ilm-i usûl-ü hadîs tabiri altında yâdedilen bu ilim, hadîsin topyekûn usûl ve kaidelerini içine aldığı için, hakikaten geniş bir ilimdir. Asırlarca hadîs ülemasının gayretleri, teveccühleri, şerh ve izahları neticesinde meydana gelmiş bir ilimdir. Öyle geniştir ki, bir insanın bunu tek başıyla künhünü kavraması, safi ve hâlis zübdesini elde edebilmesi âdeta bu asır insanları için imkânsız gibidir. Bundan dolayı, burada biz bu ilmin teferruat ve detaylarına inipde bir hadîs ilmi kitapbını yazmaya, yahudda hadîs usûlünden belli bir mevzuyu seçerek bir doktora tezini hazırlamaya çalışmıyoruz. Buna lüzum da yoktur. Çünki bu valide pekçok kitaplar yazılmış, mevcuddurlar. Ve aslında mes'ele eskide, bin sene evvel halledilmiştir. Halledilmiş amma, zamanın bazı asrî hocaları bir bakarsın orada burada izhar-ı fazilet nev'inden safi zihinleri bulandıracak seviyede makbul ve meşhur ve çok mânalı ve lüzumlu bazı hadîslere zaiflik isnad ederler. Zaiflik isnadının zararı yoktur da,ona mevzudur diyebilmek için zaiflik tabirini maske yaparlar.
İşte, biz de bu kitapta hadîs usûlü ıstılahlarından bazılarını teferruata inmeden arzetmekle, hususuyla "Zaif Hadîs" ne demek olduğunu ve umuma bakan Şeriat usûlleri ve akaid-i İslâmiye dışında kalan her husus ve mes'elede bu zaif denilen hadîsleri delil getirmenin, onu istimâl etmenin, amel edip iktida etmenin, bir kavle göre lâzım ve şart, diğer kavle göre caiz olduğunun isbatını getireceğiz. Ayrıca da birçok asrî ve süper hüca olma heveslilerin dillerinden düşürmedikleri ve "mevzu, mevzu" diye abarttıkları işin yüzde doksan nisbetiyle hakikat olmadığını ortaya koymaya gayret edeceğiz.
Hadîs ilmi âlimlerinin ittifakııyla, topyekûn "Mustalah-ul Hadîs" yani, hadîs ıstılahlarının tamamı dört sınıfta toplandığına binaen (*) bu dört maddenin altındaki mefhum ve mânalara mecburiyet tahtında izahlıca, geri kalan teferruat maddelerine ise, çok kısa şekilde girmek isteriz. Bu dört madde veya sınıflar ise başlıcaları: "Sahih, Hasen, Zaif ve Mevzu" tabirleriyle gelmiştir. En çok münâkaşaların ve uzun yorumların ve çeşitli adlarla isimlendirilmelerin tamamına yakın kısmı, hep zaif hadîsler sınıfı üstünde yapılagelmiştir. Bunun da yüzde doksan dokuz nisbetiyle hadîsin metin ve mânası üzerinde değil, onu rivayet eden insanların hal ve durumlarına göre değerlendirilmesi şeklinde olmuştur.
:SAHİH HADÎSLER
Sahih hadîsler bir kaç sınıftır. Bunlar dört bölümde değerlendirilmektedir. Herbir bölümün de çeşit ve nevileri vardır.
Birinci Sınıf Sahihler: Buharî ve Müslim'in ittifak ettikleri hadîslerdir. Bu çeşit hadîslere "Müttefekunaleyh hadîseri" yahud da "Sahihin Sahihi" şeklinde adlandırılır. Eğer Kütüb-ü Sitte'den olan Ebu Davud, Tirmizî, Nesaî, İbn-i Mace'de, her dördü veya bir ikisi bu ittifaka dâhil olsa, o zaman bu ittifak daha olsa, o zaman bu ittifak daha da kuvvetlenir.
İkinci Sınıf Sahihler: Buharî'nin tek başına naklettiği hadîslerdir. Bu sınıfın ikinci mertebesi ise, Müslim'in tek başına kaydettiği hadîslerdir.
Üçüncü Kısım Sahihler: Buharî ve Müslim'in şartları çerçevesinde olarak tesbit edilmiş hadîslerdir. Bu sınıfın ikinci ve üçüncü mertebeleri de, yalnız Buharî'nin şartları çerçevesinde, sonra da yalnız Müslim'in şartları dâhilinde olanlarıdır.
_______________________
(*) Geniş izah için bakınız: Şerh-ül Manzumet-il Beykuniye -Ömer bin Muhammed El-Beykunî sh: 33; keza El-Mehel-ül Latif - Muhammed bin Alevî El-Malikî sh: 56 ve Mukaddemet-ü İbn-üs Salah sh: 6
Bu mes'elede geniş bilgi isteyenler, İmam-ı Zehebî'nin Mizan-ül İ'tidal eserine ve İbn-ül Hacer'in Lisan-ül Mîzan kitabına bakmaları, yahut en kolayı İmam-ı Zebidî'nin İthaf-üs Sâde eserinin Mukaddemesine veya hiç olmazsa Şerh-ül Manzumet-il Beykuniye kitabı 190-196 sahifelerine bakabilirler.
İKİNCİ FASIL: Muhaddislerce hadîslerin senedlerine göre kullanılmış ıstılahların asıl mâna ve mefhumları ne olduğu hakkındadır. Bu fasıl bu durumuyla herhalde biraz uzayacaktır. Çünki hadîslerin ıstılahları hakkında birazcık olsun bilgi vermek, asıl mânaları ne olduğu hakkında malumat arz etmek gibi mes'elelere ister istemez girmek icab edeceğinden, bahsin uzamaması mümkün değildir. Yani, hadîsin aksamından olan sahihler, hasenler, zaifler ve mevzular mes'elesini ele almak, bilhassa zaif ve mevzular durumu üstünde iyice durmak mecburiyeti olacak. Hem de bu kitabın "Temhid" kısmında işaret ettiğimiz gibi, muhaddislerce vaz' edilmiş ıstılahların lûgat mânalarından dehşet alıp ürkmenin yersiz olduğunun isbatı da yapılacağından, haliyle mevzu biraz genişlenecektir. Fakat biz mümkün mertebe işin pratik ve anlaşılır tarafını seçecek ve kısa olmasına gayret edeceğiz.
Evet, hadîs ilmi, yahut ilm-i usûl-ü hadîs tabiri altında yâdedilen bu ilim, hadîsin topyekûn usûl ve kaidelerini içine aldığı için, hakikaten geniş bir ilimdir. Asırlarca hadîs ülemasının gayretleri, teveccühleri, şerh ve izahları neticesinde meydana gelmiş bir ilimdir. Öyle geniştir ki, bir insanın bunu tek başıyla künhünü kavraması, safi ve hâlis zübdesini elde edebilmesi âdeta bu asır insanları için imkânsız gibidir. Bundan dolayı, burada biz bu ilmin teferruat ve detaylarına inipde bir hadîs ilmi kitapbını yazmaya, yahudda hadîs usûlünden belli bir mevzuyu seçerek bir doktora tezini hazırlamaya çalışmıyoruz. Buna lüzum da yoktur. Çünki bu valide pekçok kitaplar yazılmış, mevcuddurlar. Ve aslında mes'ele eskide, bin sene evvel halledilmiştir. Halledilmiş amma, zamanın bazı asrî hocaları bir bakarsın orada burada izhar-ı fazilet nev'inden safi zihinleri bulandıracak seviyede makbul ve meşhur ve çok mânalı ve lüzumlu bazı hadîslere zaiflik isnad ederler. Zaiflik isnadının zararı yoktur da,ona mevzudur diyebilmek için zaiflik tabirini maske yaparlar.
İşte, biz de bu kitapta hadîs usûlü ıstılahlarından bazılarını teferruata inmeden arzetmekle, hususuyla "Zaif Hadîs" ne demek olduğunu ve umuma bakan Şeriat usûlleri ve akaid-i İslâmiye dışında kalan her husus ve mes'elede bu zaif denilen hadîsleri delil getirmenin, onu istimâl etmenin, amel edip iktida etmenin, bir kavle göre lâzım ve şart, diğer kavle göre caiz olduğunun isbatını getireceğiz. Ayrıca da birçok asrî ve süper hüca olma heveslilerin dillerinden düşürmedikleri ve "mevzu, mevzu" diye abarttıkları işin yüzde doksan nisbetiyle hakikat olmadığını ortaya koymaya gayret edeceğiz.
Hadîs ilmi âlimlerinin ittifakııyla, topyekûn "Mustalah-ul Hadîs" yani, hadîs ıstılahlarının tamamı dört sınıfta toplandığına binaen (*) bu dört maddenin altındaki mefhum ve mânalara mecburiyet tahtında izahlıca, geri kalan teferruat maddelerine ise, çok kısa şekilde girmek isteriz. Bu dört madde veya sınıflar ise başlıcaları: "Sahih, Hasen, Zaif ve Mevzu" tabirleriyle gelmiştir. En çok münâkaşaların ve uzun yorumların ve çeşitli adlarla isimlendirilmelerin tamamına yakın kısmı, hep zaif hadîsler sınıfı üstünde yapılagelmiştir. Bunun da yüzde doksan dokuz nisbetiyle hadîsin metin ve mânası üzerinde değil, onu rivayet eden insanların hal ve durumlarına göre değerlendirilmesi şeklinde olmuştur.
:SAHİH HADÎSLER
Sahih hadîsler bir kaç sınıftır. Bunlar dört bölümde değerlendirilmektedir. Herbir bölümün de çeşit ve nevileri vardır.
Birinci Sınıf Sahihler: Buharî ve Müslim'in ittifak ettikleri hadîslerdir. Bu çeşit hadîslere "Müttefekunaleyh hadîseri" yahud da "Sahihin Sahihi" şeklinde adlandırılır. Eğer Kütüb-ü Sitte'den olan Ebu Davud, Tirmizî, Nesaî, İbn-i Mace'de, her dördü veya bir ikisi bu ittifaka dâhil olsa, o zaman bu ittifak daha olsa, o zaman bu ittifak daha da kuvvetlenir.
İkinci Sınıf Sahihler: Buharî'nin tek başına naklettiği hadîslerdir. Bu sınıfın ikinci mertebesi ise, Müslim'in tek başına kaydettiği hadîslerdir.
Üçüncü Kısım Sahihler: Buharî ve Müslim'in şartları çerçevesinde olarak tesbit edilmiş hadîslerdir. Bu sınıfın ikinci ve üçüncü mertebeleri de, yalnız Buharî'nin şartları çerçevesinde, sonra da yalnız Müslim'in şartları dâhilinde olanlarıdır.
_______________________
(*) Geniş izah için bakınız: Şerh-ül Manzumet-il Beykuniye -Ömer bin Muhammed El-Beykunî sh: 33; keza El-Mehel-ül Latif - Muhammed bin Alevî El-Malikî sh: 56 ve Mukaddemet-ü İbn-üs Salah sh: 6
Ses Yok