Kudsi Kaynaklar | Kudsi Kaynaklar | 127
(1-445)
METRÛK HADÎSLER: Yani, terkedilmiş mânasıyla ki, tek bir râvinin rivayet ettiği, râvisi dahi yalancılıkla müttehem olduğu hadîs cinsidir. Yahud da onun râvisi, kendi fiiliyle, sözüyle, ya da ziyade gafletiyle fısk içinde olduğu tebeyyün eden kişinin naklettiği hadîslerdir.
İşte, hadîs nevileri ve ıstılahlarının ortalama yüz kadar isim ve ünvanları ve pek geniş olarak yayılmış çok dallı, yapraklı, çiçekli ve meyveli ve bazan da haşin ve dikenli ağacından göstermeye çalıştığımız şu nümunelik birkaç misal ve ufacık tarifler bence burada yeterlidir. Yani, hadîs usûlü hakkında pratik ve umumî bir bilgi vermek bakımından kifayetlidir. Bu kitapla hedef ve maksad da sadece budur.
Bununla beraber, yer yer bildirmeye çalıştığımız gibi, muhaddisler tarafından konulmuş şu muhkem kaide ve usûllerin kat'î ve ittifaklı olarak tahakkuk ve tebeyyünleri halinde, hadîslerin mertebe ve derecelerini bulmak hususunda çok güzel ve hassas ölçülerdir. Lâkin tebeyyün ve tahakkuk mes'elesinde, muhaddislerin kat'î ittifakarı her zaman husul bulmamıştır. Diyelim, bir hadîsin "Metrûk" olup olmadığı hususunda şartları ölçülürken, kimi muhaddisler onun hakkında müsbet, kimileri de menfi kanaat ve görüş ileri sürebilmişlerdir. Bu hususta umumî bazı örnekler arzedelim:
1- Huyey bin Abdullah El-Muâfirî adındaki zâtı, bazı muhaddisler zaif saydıkları halde, diğer bazıları ise, onu mutemed ve dürüst saymışlar. (Mecma-uz Zevaid 10/123)
2- Akilî'nin Zaif, hattâ Metrûk gördüğü bir hadîsin senedini, meşhur İbn-i Hibban ise, onu mutemed ve mevsuk saymış. (Mecma-uz Zevaid 6/220)
3- Ve bir aynı hadîsin mertebesinde muhaddislerin ihtilâflarının nümunesini görmek için (Bakınız: ElMünteka İbn-i Cârud sh: 28)
4- Bir çok muhaddislerce zaif olarak kabul edilmiş bir hadîsin senedi hususunda, İmam-ı Tirmizî onu hasen diye kabul etmiştir: (Mecma-uz Zevaid 6/220)
5- Bir aynı hadîsin mertebesi üstünde ileri sürülmü ayrı ayrı görüş nümuneleri için (Bak: Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/632)
6- Keza bir hadîsin mertebesi üstünde ileri sürülen ayrı ayrı görüşler hakkında (Bak: Cem'-ul Fevaid 1/593)
Hem hadîslerin senedindeki bütün râvilerin isim ve halleri tamamen bir tek muhaddis tarafından bilinemediğine dair bazı nümuneler:
1- İmam-ı Ahmed bin Hanbel'in bir hadîsinin senedinin râvilerinden olan (Ubeyd bin Ka'ka') ismindeki zâtı, meşhur İbn-i Hacer-i Heysemî onu işitip tanımadığını yazmış...

Yine aynı şekilde, Müsned-i Bezzar'daki bazı hadîslerin râvilerinden bazı insanları, İmam-ı Heysemî'nin onları tanımadığını kaydetmiş. (Bak: Mecma-uz Zevaid 10/110)
2- İmam-ı Gazalî'nin İhya-u Ulûm-id Din kitabını tahkik eyleyen meşhur müceddid ve muhaddislerin büyük Üstadı Hâfız Zeynüddin-i Irakî, Gazalî Hazretlerinin derceylediği hadîslerin bazıları için: "Ben, bunun aslını bulamadım" yani bence onun senedi yoktur, ben onu görmemiştim ve hakeza...
Zaif Hadîsler yanyana gelse kuvvetlenir
Muhaddislerin cerh ve ta'dil noktasından hadîslerin râvileri hakkında üstte nümuneleri verildiği gibi, muhtelif görüş ve beyanları yanında; birçok büyük muhaddislerce kat'î kanaat ve görüş olarak: "Zaif hadîsler, ne kadar zaif de olsa, yan yana gelseler, yani aynı mânayı ifade eden hadîsler aynı noktaya parmak bassalar, o zaman şahsî za'fiyetleri zâil olup, umumiyet içinde kuvvetlenirler" diye kat'î görüş beyan etmişlerdir. Bu mes'elede nümune için bazı me'hazler verip geçeceğiz:
Hâşiyet-ül Dehlevî Alâ Bülûğ-il Meram 1/8; Şerh-üs Sünne Begavî 1/5; Şerh-üş Şifa Aliyy-ül Karî 1/694; Cem'-ül Fevaid 1/393; Ed-Dürer-ül Mentesire Suyutî sh: 153; Keşf-ül Gumme Şa'ranî 1/10; ElEzkâr Nevevî sh: 15; Fevaid-ül Mecmua Şevkanî sh: 279.. ve hakeza, istesek bu hususta yüz kitabın ismini sıralayabiliriz.
Telâkki-i bi-l kabul mes'elesi
Başta İmam-ı Azam olarak birçok müçtehid fukaha ve bazı muhaddisler: "Rivayetle gelen hadîslerin senedinin sahih veya zaifliğine bakılmadan; eğer ümmet-i İslâmiyenin telakki-i bil-kabulüne mazhar olmuşsa, artık o mes'elede rivayet veya hadîs hüccettir." diye kabul etmişlerdir. Bu mes'elenin misallerinden olarak "Levlâke levlâke" hadîsini gösterebiliriz. Evet, şu hadîsin mâna ve hakikatı İslâm âleminin kalbine o kadar yerleşmiştir ki; hadîs usûlüne göre yüz kere zaif de gösterilse, onu ümmetin telakki-i bil-kabulünden çıkarmak mümkün değildir. Yani ümmetin ekseriyetinin kabulüne ve mânası itibariyle onun doğruluğuna olan inancına mazhar olmuşsa, artık o mes'eleyi beyan etmek için hadîsin senedinin zaiflik veya kuvvetliliğine bakılmaz tarzında ifadeleri ileri sürülmüştür.
Bu mes'eleyi İmam-ı Nevevî'nin "El-Ezkâr" eseri sh: 15'e habale ederek kısa kesiyorum. İmam-ı Nevevî, bilhassa bu mes'eleyi gayet samimi bir şekilde hulâsa ve mahiyetini mezkûr kitabında yazmıştır.
Ses Yok