Kudsi Kaynaklar | Kudsi Kaynaklar | 131
(1-445)
Farz-ı muhal olarak, eğer şimdi mevcud kaynak olan hadîs kitaplarında, bahsi geçen hâdiselere tesbit edilmiş olan o mevzu' hadîslerin varlıklarını bir an için şimdi kabul etsek de -ki onlar kimisine göre ondört bin, kimisine göre de oniki bin gibi büyük bir rakamdadır- o durumda, şimdi elimizde mevcud olan hadîs kitaplarının yekûnünde bulunan gayr-ı mükerrer hadîslerin tamamı ancak bunlarınm iki misli kadar olabilir. Yani o durumda -hâşâ bin kere hâşâ- şimdi mevcud hadîslerin yarısına yakın bir kısmını mevzu olarak kabul etmek gerekecektir. Amma hâyır, bin kere hâyır! Öyle birşey kat'iyyetle söz konusu değildir. Belki şimdi elde mevcud büyük hadîs kitaplarında yer alan umum hadîsin ana kaynak kitaplarını kasdediyoruz. Olsa olsa, muhaddislerce büyük ve keskin tahliller neticesinde: Sahih, Hasen, Zaif ve bir de Çok Zaif diye mertebelere ayırma işi olmuştur, başka birşey yoktur. Her ne kadar bazı muhaddis zâtlar senetleri itibariyle bazan zaif, hattâ metrûk hadîslerden bir kısmını, zan ile mevzu' hadîs hududunda göstermeye çalışmışlarsa da, fazla mühim bir durum arzetmemektedir. Çünki bunların karşısında sair insaflı ve hakperest büyük hadîs imamları dikilmiş, aynı o hadîsleri kurtarmak için gayret sarfetmişler ve hadîslerde mevcud sair benzeri deliller getirerek onları yüzde doksan dokuz nisbetiyle kurtarmışlardır.
Sual: Peki şimdi bu zamanda hiçbir mevzu' hadîs yok mudur?
Elcevab: Bu kitabın arkasında kaynak kitap olarak isimlerini yazdığımız hadîs kitapları listesinde ve bir de elimize geçmeyen ve büyük hadîs imamları ve hâfızları tarafından yazılan makbul ve meşhur birçok hadîs kitaplarında; meselâ, El-Muhtarat Ziya-ül Makdisî, El-İstidrâkât Darekutnî gibi birçok kitaplarda, kesin ve kat'î ve üstünde ittifak edilmiş hiçbir mevzu' hadîs yoktur diyebiliriz.
Amma az yukarıda kaydettiğimiz gibi adı-sanı belli olmayan, yahut İslâm üleması arasında makbul sayılmayan ve bazı vukufsuz ve ehliyetsiz kimseler tarafından yazılmış basit hikâye ve kıssalar gibi şeylere dair bazı mevzuları işleyen kitaplarda ve az bazı tefsir kitaplarında -Tefsir-i Keşşaf gibi- ve bir de avam halkın dilinde dolaşan bazı sözlerde mevzu hadîslerin bulunabilme ihtimali vardır. Bu bulunanların da
hiçbir zaman İslâmın haramını helâl, helâlını da haram edecek, akide ve fıkha dair hadîsler olmayıp, basit ve varlığıyla yokluğu arasında fazla bir değer taşımayan bazı sözlerdir.
Dillerde hadîs olarak dolaşan sözlerin büyük bir bölümünü, El-Hâfız İsmail bin Muhammed El-Aclûnî gibi zâtlar, meselâ Keşf-ül Hafâ ve benzeri kitaplarda tahlil etmiş ve çoğunun asılları yine hadîs olduğunu ispatlamışlardır.
Mevzu' Hadîsleri tesbit eden kaide ve kanunlar
Bu husustaki belli ve kat'î kaideler birkaç tanedir. En mühimmi ve büyüğü: Onu uyduranın sarih itirafı ve ikrarıdır.
2- Hadîs-i şerifin metin ve mânalarına tam rüsûh ve vukuf peyda etmiş zâtların sarraflıkları ile; "Bu söz değil Peygamber'in (A.S.M.), belki az bir belâgat ve fesahata mâlik birisinden de çıkması mümkündür değildir" diye mutlak şekilde reddedilmiş sözler...
3- Mânası itibariyle rekîk olanları... Yani Sahih hadîslerin zıddına ve onlara mugayir ve aralarının cem'edilmesine aklen imkân olmayan sözler...
4- Küçük bir iş, bir günah için çok büyük tehdid ve vaîdleri söyleyen söz ve aynı zamanda az ve basit hayırlı işlerde çok muazzam vaadları bildiren sözler...
Ancak şu dördüncü numaradaki kaide, her zaman sâbit ve umumî ve muhkem bulunmamaktadır. Makam-ı zecr ve zemm... ve makam-ı tergib ve teşvik gibi hallerde vârid olmuş birçok sahih hadîs-i şerifler vardır ki makamının iktizasına göre, bazan küçük bir şeyi büyük olarak göstermişlerdir.
İşte, bunlar gibi mevzu' hadîsleri tesbit etmek içn bazı kanun ve kaideler vardır. Bu kaide ve kanunları uzunca şerh ve izah eden bir çok kitap yazılmıştır. Amma bu mevzu'da yazılmış kitapların bazılarında fazla şiddet olmuştur. Meselâ İbrahim-ül Cevzakanî'nin "El-Ebatıl" kitabı ve İbn-i Cevzî'nin "El-Mevzuat" eseri gibi kitaplar...
Hülâsa: Mezkûr kanun ve kaideler, şimdi bu zamanda mevcud olan hadîslere tatbik etmek için değil, eski zamanda, henüz müdevvenat az iken hadîs âlimlerinin ihtiyata sevketmek için uygulanmış düsturlar olduğu kesindir.
Başka yönleyirle Mevzu' Hadîsler
Mevzu' ismi altında toplanabilen hadîsler dört sınıf olduğu anlaşılmaktadır. Mevzu' hadîs uyduranların isim ve karakterlerini anlatan ilgili hadîs usûlü kitaplarını mütalaa etmiş kimseler bu iddiamızı kabul etmiş kimseler bu iddiamızı kabul edebilirler.
Sual: Peki şimdi bu zamanda hiçbir mevzu' hadîs yok mudur?
Elcevab: Bu kitabın arkasında kaynak kitap olarak isimlerini yazdığımız hadîs kitapları listesinde ve bir de elimize geçmeyen ve büyük hadîs imamları ve hâfızları tarafından yazılan makbul ve meşhur birçok hadîs kitaplarında; meselâ, El-Muhtarat Ziya-ül Makdisî, El-İstidrâkât Darekutnî gibi birçok kitaplarda, kesin ve kat'î ve üstünde ittifak edilmiş hiçbir mevzu' hadîs yoktur diyebiliriz.
Amma az yukarıda kaydettiğimiz gibi adı-sanı belli olmayan, yahut İslâm üleması arasında makbul sayılmayan ve bazı vukufsuz ve ehliyetsiz kimseler tarafından yazılmış basit hikâye ve kıssalar gibi şeylere dair bazı mevzuları işleyen kitaplarda ve az bazı tefsir kitaplarında -Tefsir-i Keşşaf gibi- ve bir de avam halkın dilinde dolaşan bazı sözlerde mevzu hadîslerin bulunabilme ihtimali vardır. Bu bulunanların da
hiçbir zaman İslâmın haramını helâl, helâlını da haram edecek, akide ve fıkha dair hadîsler olmayıp, basit ve varlığıyla yokluğu arasında fazla bir değer taşımayan bazı sözlerdir.
Dillerde hadîs olarak dolaşan sözlerin büyük bir bölümünü, El-Hâfız İsmail bin Muhammed El-Aclûnî gibi zâtlar, meselâ Keşf-ül Hafâ ve benzeri kitaplarda tahlil etmiş ve çoğunun asılları yine hadîs olduğunu ispatlamışlardır.
Mevzu' Hadîsleri tesbit eden kaide ve kanunlar
Bu husustaki belli ve kat'î kaideler birkaç tanedir. En mühimmi ve büyüğü: Onu uyduranın sarih itirafı ve ikrarıdır.
2- Hadîs-i şerifin metin ve mânalarına tam rüsûh ve vukuf peyda etmiş zâtların sarraflıkları ile; "Bu söz değil Peygamber'in (A.S.M.), belki az bir belâgat ve fesahata mâlik birisinden de çıkması mümkündür değildir" diye mutlak şekilde reddedilmiş sözler...
3- Mânası itibariyle rekîk olanları... Yani Sahih hadîslerin zıddına ve onlara mugayir ve aralarının cem'edilmesine aklen imkân olmayan sözler...
4- Küçük bir iş, bir günah için çok büyük tehdid ve vaîdleri söyleyen söz ve aynı zamanda az ve basit hayırlı işlerde çok muazzam vaadları bildiren sözler...
Ancak şu dördüncü numaradaki kaide, her zaman sâbit ve umumî ve muhkem bulunmamaktadır. Makam-ı zecr ve zemm... ve makam-ı tergib ve teşvik gibi hallerde vârid olmuş birçok sahih hadîs-i şerifler vardır ki makamının iktizasına göre, bazan küçük bir şeyi büyük olarak göstermişlerdir.
İşte, bunlar gibi mevzu' hadîsleri tesbit etmek içn bazı kanun ve kaideler vardır. Bu kaide ve kanunları uzunca şerh ve izah eden bir çok kitap yazılmıştır. Amma bu mevzu'da yazılmış kitapların bazılarında fazla şiddet olmuştur. Meselâ İbrahim-ül Cevzakanî'nin "El-Ebatıl" kitabı ve İbn-i Cevzî'nin "El-Mevzuat" eseri gibi kitaplar...
Hülâsa: Mezkûr kanun ve kaideler, şimdi bu zamanda mevcud olan hadîslere tatbik etmek için değil, eski zamanda, henüz müdevvenat az iken hadîs âlimlerinin ihtiyata sevketmek için uygulanmış düsturlar olduğu kesindir.
Başka yönleyirle Mevzu' Hadîsler
Mevzu' ismi altında toplanabilen hadîsler dört sınıf olduğu anlaşılmaktadır. Mevzu' hadîs uyduranların isim ve karakterlerini anlatan ilgili hadîs usûlü kitaplarını mütalaa etmiş kimseler bu iddiamızı kabul etmiş kimseler bu iddiamızı kabul edebilirler.
Ses Yok