Kudsi Kaynaklar | Kudsi Kaynaklar | 221
(1-445)
2- Üstteki aynı kaynaklardan:
Bu âhirki hadîsin mânası Ebu Hüreyre'den nakil: "Peygamber (A.S.M.) buyurmuş: "Hızır'ın bu lâkabla isimlenmesinin sebebi, kuru ve otsuz bir yerde oturmuşken, birden bire oturduğu yer ve etrafı yeşillik ve çimenliğe dönüşmüş olmasındandır."
Böylece, Hazret-i Musa'nın (A.S.) görüşüp konuştuğu ve beraber seyahat ettiğ zâtın Hızır olduğuna ve onun sair umumî ahvaline dair bütün hadîs kitaplarında toplam belki yüz tane hadîs vardır. Hızır'ın (A.S.) sair ahvali ve Peygamber'le (A.S.M.) görüştüğü ve bazı sahabelerin onu gördükleri hakkında birçok hadîs kaynakları için bazı kitapların isimlerini verip geçeceğiz:
El-İsabe - İbn-i Hacer 1/429-452; Sahih-i Müslim 4/1847 ve 2050; Şerh-üs Sünne - Begavî 15/280; Cem'-ül Fevaid 1/438 Müsned-ül Firdevs 1/345 ve 427, 5/504; Cem'ül Cevami' - Suyutî hadîs no: 4118 ve 70707; Kenz-ül Ummal hadîs no: 34409; Mevarid-üz Zam'an - İbn-i Hibban hadîs no: 2092; Tirmizî hadîs no: 30151; Züher-ül Firdevs - İbn-i Hacer 4/401; İhya-u Ulûm-id Din 1/336; El-Feth-ül Kebir 1/439; Şerhi Müslim - Nevevî 8/234; Râmuz-ül Ehadîs sh: 198; Nur-ul Ebsar sh: 157, 258 ve 270; El-Musannef San'anî 2/393; El-Feth-ür Rabbanî - Geylanî sh: 240 ve daha bu minvalde bir çok hadîs me'hazleri verebilirdik.
Hızır Aleyhisselâm'ın hayatını kabul eden büyük muhaddis ve müçtehid âlimler
1- İmam-ı Hâkim-i Nisaborî'den sonra, hadîs usûlü ve ıstılah ilmini ve kanunlarını ve ekmel ve en sağlam şekilde vaz' eden ve bu noktada muhaddislerin büyük üstadı ve muktedası makamını ihraz eden Şeyhülislâm Takıyuddin Ebu Ömer İbn-üs Salah (R.A.) demiş ki: "Hızır (A.S.) havass-ı ülema ve sâlihînin cumhuru yanında ve ayrıca umum ümmetin telâkkisi yanında hayattadır. Ancak şâz bazı ehl-i hadîs kabul etmemişlerdir. Hem Hızır (A.S.) Peygamber olduğunda yine cumhurun ittifakı vardır. Fakat mürsel Peygamber olup olmadığında ihtilâf vardır." (Fetavî ve Mesail-i İbn-is Salah 1/185-186)
2- Hadîs hâfızları ve hüccetleri içerisinde bir güneş gibi parlak olan İbn-i Hacer-i Askalanî der: "Suheylî, Kitab-ut Tarif Ve-l İ'lâm'da demiş ki: "Hızır (A.S.) zaman-ı Nebi'ye ulaşmamıştır" diyenlerin hükümleri çok hatalıdır." (El-İsabe Fi Temyiz-iz Sahabe - İbn-i Hacer 1/433)
Yine İbn-i Hacer'den: Hasan-ı Basrî (R.A.) demiş ki: "İlyas (A.S.) arzın karasına, Hızır (A.S.) ise, denizlerine müekkel edilmiştir. Her ikisine kıyamete kadar hayat verilmiştir ve bu her ikisi her sene hacc mevsiminde görüşürler." (El-İsabe - İbn-i Hacer 1/432)
3- Muhaddis-i Kâmil El-Hâfız Ebu Cafer Et-Tahavî, Müşkil-ül Âsâr eserinde: "Bu geceden yüz seneye kadar yeryüzünde hiç kimse kalmayacak" hadîsi, asıl olarak Peygamber'e tabi' olanlar, yani o günde kendisinin Sahabesi olanları kasdetmiş olması mümkündür. Zira Peygamber'i (A.S.M.) görenlerden bazı zâtlar, o yüz seneyi biraz geçmiş ve fazlaca yaşamışlardır. Meselâ Ebu Osman En-Nehedî ve Zerr bin Hubeyş ve Suveyd bin Gaflete gibi zâtlar..."
4- Hadîs hâfızlarını hâtimesi ve hadîs, tefsir ve fıkıhta deniz gibi derin ve geniş olan El-Hâfız İmam-ı Celâleddi-i Suyutî kendisine Hazret-i Hızır'ın ölmüş olduğuna kail olanların görüşleri bir şiirle sorulmuş, o da şiirle şöyle cevab vermiştir:diyerek Hızır ve İlyas Aleyhimesselâm'ın, İsa ve İdris Aleyhimesselâm gibi hayatta olduklarına cezmeylemiştir. (El-Havi Lil- Fetavî - Suyutî 2/316)
5- Ruh-ul Beyan tefsiri sahibi İsmail Hakkı Burusevî de, bu mes'eleyi genişçe ele almış ve bir çok hadîs ve rivaeytlerle, Hızır (A.S.)'ın hayatta olduğunu ispat ederek; İmam-ı Buharî gibi zâtların menfî yöndeki kanaatları doğru olmadığını ve üstte metni geçen meşhur hadîsin hükmü ise, umumî bir kaide olup, şâz bazı zâtlar onun dışında kaldığını Sahabelerden Selman, Ma'dikerb ve Ebu-t Tufeyl gibi zatlar o tarihi aştıklarını kaydeder. (Ruh-ul Beyan 5/269, 279)
Burusevî Hazretleri, İmam Ahmed Bin Hanbel'in (R.A.) "Ez-Zühd" adındaki eserinden naklen: "Hızır ile İlyas (A.S.) her sene Ramazan orucunu Mescid-i Aksa'dan tutarlar" demiş.
6- Meşhur hadîs hâfızı ve aynı zamanda müfessir ve tarifçe İbn-i Kesir der ki: "Hızır (A.S.) şimdi de hayatta olduğu hakkında cumhurun ittifakı vardır. Bu davaya da, vaki' olmuş bir çok haber ve rivayet ve hâdiseleri naklederek şahid göstermişlerdir." (El-Bidaye Ve-n Nihaye - İbn-i Kesir 1/328)
7- Meşhur El-Hâfız El-Menzerî, Et-Tergib Vet-Terhib eserini tahkik eden zâtın, aynı eser 1/604605'de uzun izah ve misallerle Hazret-i Hızır'ın hayatta olduğunu isbat etmiştir.
Ve daha bunlar gibi birçok zâtlardan delil getirmek mümkündür. Amma daha fazla uzamamısı için kısa kestik ve netice olarak; İmam-ı Suyutî'nin üstteki şiirinde dediği gibi deriz:
En doğru kavil, onun hayatta olduğu kavlidir. Çünki o kadar delil ve hüccetleri vardır ki, dehirlere sığmaz, zamanları ışıklandırır.
Ehl-i keşf ve velâyetin müşahedeye dayanan delilleri
Üstad Bediüzzaman Hazretleri hükmettiği gibi; Hızır (A.S.)'la görüşüp sohbet ettiklerini, ders aldıklarını, hadîs istima' ettiklerini ve saireyi pekçok zâtlar bizzat kendileri söylüyorlar. Gerçekten bunlar o kadar çoktur ki, âdeta tevatür derecesindedir. Biz bu büyük Velî zâtlardan nümune için sadece bir kaçını kaydedeceğiz:
Birincisi: Hârika kerametleri tevatür derecesinde olduğu ümmetin bütün ülema ve evliyasınca sâbit, şöhreti âlemi kaplam , Sultan-ul Evliya, Es-Seyyid Şeyh Abdülkadir-i Geylanî (K.S.) Hazretlerinden sened-i sahihle mervî olan şudur: "Ben yedi sene Hızır'ın (A.S.) taht-ı terbiyesinde kaldım..." diye olan uzun macerası, "Kalaid-ül Cevahir Fi-Menakıb-i Abdülkadir" isimli eseri birkaç yerinde yazılıdır. Bunların içinde en acibi budur ki; Hazret-i Şeyh'in hizmetkârlarından Hattab isimli zât demiş ki: "Bir gün Hazret-i Şeyh halka va'z ederken, birden ayağa kalktı ve havada birkaç adım yürüdü. Sonra döndü, yerine oturdu. Bu hal kendisine soruldu. Dedi ki: "Buradan Ebu-l Abbas Hızır (A.S.) geçti, ben ona doğru yürüdüm."
Bu âhirki hadîsin mânası Ebu Hüreyre'den nakil: "Peygamber (A.S.M.) buyurmuş: "Hızır'ın bu lâkabla isimlenmesinin sebebi, kuru ve otsuz bir yerde oturmuşken, birden bire oturduğu yer ve etrafı yeşillik ve çimenliğe dönüşmüş olmasındandır."
Böylece, Hazret-i Musa'nın (A.S.) görüşüp konuştuğu ve beraber seyahat ettiğ zâtın Hızır olduğuna ve onun sair umumî ahvaline dair bütün hadîs kitaplarında toplam belki yüz tane hadîs vardır. Hızır'ın (A.S.) sair ahvali ve Peygamber'le (A.S.M.) görüştüğü ve bazı sahabelerin onu gördükleri hakkında birçok hadîs kaynakları için bazı kitapların isimlerini verip geçeceğiz:
El-İsabe - İbn-i Hacer 1/429-452; Sahih-i Müslim 4/1847 ve 2050; Şerh-üs Sünne - Begavî 15/280; Cem'-ül Fevaid 1/438 Müsned-ül Firdevs 1/345 ve 427, 5/504; Cem'ül Cevami' - Suyutî hadîs no: 4118 ve 70707; Kenz-ül Ummal hadîs no: 34409; Mevarid-üz Zam'an - İbn-i Hibban hadîs no: 2092; Tirmizî hadîs no: 30151; Züher-ül Firdevs - İbn-i Hacer 4/401; İhya-u Ulûm-id Din 1/336; El-Feth-ül Kebir 1/439; Şerhi Müslim - Nevevî 8/234; Râmuz-ül Ehadîs sh: 198; Nur-ul Ebsar sh: 157, 258 ve 270; El-Musannef San'anî 2/393; El-Feth-ür Rabbanî - Geylanî sh: 240 ve daha bu minvalde bir çok hadîs me'hazleri verebilirdik.
Hızır Aleyhisselâm'ın hayatını kabul eden büyük muhaddis ve müçtehid âlimler
1- İmam-ı Hâkim-i Nisaborî'den sonra, hadîs usûlü ve ıstılah ilmini ve kanunlarını ve ekmel ve en sağlam şekilde vaz' eden ve bu noktada muhaddislerin büyük üstadı ve muktedası makamını ihraz eden Şeyhülislâm Takıyuddin Ebu Ömer İbn-üs Salah (R.A.) demiş ki: "Hızır (A.S.) havass-ı ülema ve sâlihînin cumhuru yanında ve ayrıca umum ümmetin telâkkisi yanında hayattadır. Ancak şâz bazı ehl-i hadîs kabul etmemişlerdir. Hem Hızır (A.S.) Peygamber olduğunda yine cumhurun ittifakı vardır. Fakat mürsel Peygamber olup olmadığında ihtilâf vardır." (Fetavî ve Mesail-i İbn-is Salah 1/185-186)
2- Hadîs hâfızları ve hüccetleri içerisinde bir güneş gibi parlak olan İbn-i Hacer-i Askalanî der: "Suheylî, Kitab-ut Tarif Ve-l İ'lâm'da demiş ki: "Hızır (A.S.) zaman-ı Nebi'ye ulaşmamıştır" diyenlerin hükümleri çok hatalıdır." (El-İsabe Fi Temyiz-iz Sahabe - İbn-i Hacer 1/433)
Yine İbn-i Hacer'den: Hasan-ı Basrî (R.A.) demiş ki: "İlyas (A.S.) arzın karasına, Hızır (A.S.) ise, denizlerine müekkel edilmiştir. Her ikisine kıyamete kadar hayat verilmiştir ve bu her ikisi her sene hacc mevsiminde görüşürler." (El-İsabe - İbn-i Hacer 1/432)
3- Muhaddis-i Kâmil El-Hâfız Ebu Cafer Et-Tahavî, Müşkil-ül Âsâr eserinde: "Bu geceden yüz seneye kadar yeryüzünde hiç kimse kalmayacak" hadîsi, asıl olarak Peygamber'e tabi' olanlar, yani o günde kendisinin Sahabesi olanları kasdetmiş olması mümkündür. Zira Peygamber'i (A.S.M.) görenlerden bazı zâtlar, o yüz seneyi biraz geçmiş ve fazlaca yaşamışlardır. Meselâ Ebu Osman En-Nehedî ve Zerr bin Hubeyş ve Suveyd bin Gaflete gibi zâtlar..."
4- Hadîs hâfızlarını hâtimesi ve hadîs, tefsir ve fıkıhta deniz gibi derin ve geniş olan El-Hâfız İmam-ı Celâleddi-i Suyutî kendisine Hazret-i Hızır'ın ölmüş olduğuna kail olanların görüşleri bir şiirle sorulmuş, o da şiirle şöyle cevab vermiştir:diyerek Hızır ve İlyas Aleyhimesselâm'ın, İsa ve İdris Aleyhimesselâm gibi hayatta olduklarına cezmeylemiştir. (El-Havi Lil- Fetavî - Suyutî 2/316)
5- Ruh-ul Beyan tefsiri sahibi İsmail Hakkı Burusevî de, bu mes'eleyi genişçe ele almış ve bir çok hadîs ve rivaeytlerle, Hızır (A.S.)'ın hayatta olduğunu ispat ederek; İmam-ı Buharî gibi zâtların menfî yöndeki kanaatları doğru olmadığını ve üstte metni geçen meşhur hadîsin hükmü ise, umumî bir kaide olup, şâz bazı zâtlar onun dışında kaldığını Sahabelerden Selman, Ma'dikerb ve Ebu-t Tufeyl gibi zatlar o tarihi aştıklarını kaydeder. (Ruh-ul Beyan 5/269, 279)
Burusevî Hazretleri, İmam Ahmed Bin Hanbel'in (R.A.) "Ez-Zühd" adındaki eserinden naklen: "Hızır ile İlyas (A.S.) her sene Ramazan orucunu Mescid-i Aksa'dan tutarlar" demiş.
6- Meşhur hadîs hâfızı ve aynı zamanda müfessir ve tarifçe İbn-i Kesir der ki: "Hızır (A.S.) şimdi de hayatta olduğu hakkında cumhurun ittifakı vardır. Bu davaya da, vaki' olmuş bir çok haber ve rivayet ve hâdiseleri naklederek şahid göstermişlerdir." (El-Bidaye Ve-n Nihaye - İbn-i Kesir 1/328)
7- Meşhur El-Hâfız El-Menzerî, Et-Tergib Vet-Terhib eserini tahkik eden zâtın, aynı eser 1/604605'de uzun izah ve misallerle Hazret-i Hızır'ın hayatta olduğunu isbat etmiştir.
Ve daha bunlar gibi birçok zâtlardan delil getirmek mümkündür. Amma daha fazla uzamamısı için kısa kestik ve netice olarak; İmam-ı Suyutî'nin üstteki şiirinde dediği gibi deriz:
En doğru kavil, onun hayatta olduğu kavlidir. Çünki o kadar delil ve hüccetleri vardır ki, dehirlere sığmaz, zamanları ışıklandırır.
Ehl-i keşf ve velâyetin müşahedeye dayanan delilleri
Üstad Bediüzzaman Hazretleri hükmettiği gibi; Hızır (A.S.)'la görüşüp sohbet ettiklerini, ders aldıklarını, hadîs istima' ettiklerini ve saireyi pekçok zâtlar bizzat kendileri söylüyorlar. Gerçekten bunlar o kadar çoktur ki, âdeta tevatür derecesindedir. Biz bu büyük Velî zâtlardan nümune için sadece bir kaçını kaydedeceğiz:
Birincisi: Hârika kerametleri tevatür derecesinde olduğu ümmetin bütün ülema ve evliyasınca sâbit, şöhreti âlemi kaplam , Sultan-ul Evliya, Es-Seyyid Şeyh Abdülkadir-i Geylanî (K.S.) Hazretlerinden sened-i sahihle mervî olan şudur: "Ben yedi sene Hızır'ın (A.S.) taht-ı terbiyesinde kaldım..." diye olan uzun macerası, "Kalaid-ül Cevahir Fi-Menakıb-i Abdülkadir" isimli eseri birkaç yerinde yazılıdır. Bunların içinde en acibi budur ki; Hazret-i Şeyh'in hizmetkârlarından Hattab isimli zât demiş ki: "Bir gün Hazret-i Şeyh halka va'z ederken, birden ayağa kalktı ve havada birkaç adım yürüdü. Sonra döndü, yerine oturdu. Bu hal kendisine soruldu. Dedi ki: "Buradan Ebu-l Abbas Hızır (A.S.) geçti, ben ona doğru yürüdüm."
Ses Yok