İlmindeki istiğrak: Hem ulûm-u kevniyye, hem ulûm-u İlâhî, onda merâtib-i delâlât, rumuz ile işarat, sûreler surlarında cem'etmiştir
cinânı.
Makasıd ve gayâtta: Muvâzenet, ıttırad, fıtrat desatirine mutâbakat,
ittihad; tamam müraat etmiş, hıfzeylemiş mizanı.
İşte lâfzın ihâtasında, mânanın vüs'atında, hükmün istiâbında, ilmin
istiğrakında, müvazene-i gayâtta câmiiyyet-i pürşânı!..
Dördüncü unsur ise: Her asrın derece-i fehmine, edebî rütbesine, hem her asırdaki tabakata, derece-i istîdad, rütbe-i kabiliyyet nisbetinde;
ediyor bir ifaza-i nuranî.
Her asra, her asırdaki her tabakaya kapısı küşade. Güya her demde,
her yerde taze nâzil oluyor o Kelâm-ı Rahmânî.
İhtiyarlandıkça zaman, Kur'an da gençleşiyor. Rumuzu hem tavazzuh
eder, tabiat ve esbabın perdesini de yırtar. O hitâb-ı Yezdânî.
Nur-u tevhidi, her dem her âyetten fışkırır. Şehadet perdesini gayb üstünden kaldırır. Ulviyyet-i hitabı dikkate dâvet eder. O nazar-ı insânı.
Ki o lisan-ı gaybdır; şehadet âlemiyle bizzât odur konuşur. Şu unsurdan
bu çıkar hârika tazeliği bir ihâta-i ummânî!
Te'nîs-i ezhan için akl-ı beşere karşı İlâhî tenezzülât. Tenzil'in üslûbun-
da tenevvü-ü mûnisliğidir mahbub-u ins ü cânı.
Beşinci Menba' ise: Nakil ve hikâyatında, ihbar-ı sâdıkada esasî nok-
talardan hâzır müşahid gibi bir üslûb-u bedi-i pür-maânî
Naklederek, beşeri onunla îkaz eder. Menkulâtı şunlardır: İhbar-ı ev-
velîni, ahvâl-i âhirîni, esrar-ı cehennem ve cinânı.
Hakaik-i gaybiyye, hem esrar-ı şehadet, serâir-i İlâhî, revâbıt-ı kevnîye
dair hikâyatıdır hikâyet-i ayânî
Ki ne vâki reddeylemiş, ne mantık tekzib etmiş. Mantık kabûl etmezse
red de bile edemez. Semâvî kitabların ki matmah-ı cihanî.
İttifakî noktalarda musaddıkane nakleder. İhtilâfî yerlerinde musah-
hihane bahseder. Böyle naklî umûrlar bir “Ümmî” den sudûru hârika-i
zamanî...
Altıncı Unsur ise: Mutâzammın ve müessis olmuş Dîn-i İslâma. İslâmi-yet misline ne mâzi muktedirdir, ne müstakbel muktedir; araştırsan
zaman ile mekânı!..
Arzımızı senevî, yevmî dairesinde şu hayt-ı semâvîdir; tutmuş da dön-dürüyor. Küreye ağır basmış, hem dahi ona binmiş. Bırakmıyor isyanı.
Yedinci Menba' ise: Şu altı menba'dan çıkan envâr-ı sitte, birden eder imtizac. Ondan çıkar bir hüsün, bundan gelir bir hads, vâsıta-i nurânî.
Şundan çıkan bir zevktir; zevk-i i'câz bilinir, tâbirine lisanımız yetiş-
mez. Fikir dahi kasırdır; görünür de tutulmaz o nücum-u âsumânî.
Onüç asır müddette meyl-üt tahaddî varmış Kur'anın a'dâsında, şevk-i
taklid uyanmış Kur'anın ahbabında. İşte i'câzın bir bürhânı...