Zülfikar Risalesi | 29. Mektubun Sekizinci kısmının İkinci | 6
(1-16)

İKİNCİSİ

Madem Sûre-i Nasr Allamu’l-Guyûb’un kelâmıdır. Ve madem sebeb-i nüzulu Feth-i Mekkedir. Ve Nusret-i İslamiyedir. Ve madem sebeb-i nüzulu ne kadar has olursa olsun, mânay-ı makksud, kaideten amm hükmüne geçip Hazret-i Peygamber Aleyhisselatu vese-lam’a ihsan edilen umum futuhat ve nusretlerine şamildir. Ve mâdem bu mâna-yı maksudun cüz’iyyatına işaretle müjde vermek i’cazlı bir kelâmın şe’nindendir. Ve madem bu sûrenin nüzulu vaktinde sahabeler müjde-i ilâhiye ile mesrur oldukları halde Ebu Bekir-i Sıddık ve Hazreti Abbas radıyallahu anhuma vefat- ı nebeviyi mana-yı işarisinden fehm ile ağlamışlar. Hem madem âli bir kelâmın hurufatı ve hey’atı o kelâmın mânasına kuvvet vererek, te’yid etmekle o kelâmın derece-i ulviyet ve mezeya-yı belağatı ziyadeleşir. Ve mâdem şu Sûre-i Nasr müteaddid vecihle hurufatı tevafuk münesabetiyle Fütûhat-ı Muhammediye (asm)’a ve Nusret-i Ahmediye (asm)’a parmak basar bir tarzda işaret verir.

Elbette şu mezkur esaslara göre bu risâlede ve sair Rumuzât-ı Kur’âniye risâlelerinde bahs edilen işaret-i gaybiye ve tevafukat-ı harfiye yalnız münesabat-ı belağat ve letaif-i kelâmiye değillerdir. Belki o tevafukat, lemaat-ı belağat ve reşahat-ı fesahat olmakla beraber, işarat-ı Kur’âniye ve ihbarat-ı gaybiye nevindendir.

Ezcümle: Sıddık’ı (R.A) ve Abbas’ı (R.A) ağlatan şu sûre وَاسْتَغْفِرْهُ nun واو ına kadar (63) harf olarak, Ömr-ü Nebevinin (A.S.M) nihayetine teva-fukla işaret etmekle beraber فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَاسْتَغْفِرْهُ cümleleriyle işaret edilen üç mühim vezaif-i Nübüvveti mânasıyla gösterdiği gibi, yirmi bir harfle o zamanda yirmi bir sene o vazifeyi ifa ettiğine ve iki sene kaldığına îma ederek  Sıddık’ın (R.A) ağlamasına gizli bir sebep olmuştur. Ve sûrenin yüz beş harfiyle Fütûhat-ı Ahmediye’nin (A.S.M) yüz beş sene zar-fında şark ve garbı tutacağına işaret; فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ makam-ı ebcedisiyle dört yüz yirmi sekiz senesinde terakkiyat-ı  maddiye ve ma’nevîye derece-i kemallerine işaret etmekle النَّاسَ يَدْخُلُونَ فِي دِينِ اللَّهِ أَفْوَاجًا cümlesinin makam-ı ebcedisi olan bin iki yüz yirmi ikiye (1222) kadar olan fütûhat-ı Kur’âniye ve Nusret-i Diniye devam edeceğine ve ondan sonra bir derece tevakkuf ve tedenni başlayacağına tevafukla işaret eder.

Hem ezcümle: şu sûrede hurufatın tekraratının adetleri mânidardır. Şu Sûre-i Nasr’ın mevzuu olan feth ve nusretin cüz’iyyatlarına işaretleri vardır. Mesela iki kardeş olan (لا,راء) sekiz tekerrürüyle feth-i Mekke’ye parmak basıyor. (واو,باء) yedişer  tekerrürüyle yedinci senesindeki Sulh-u Ubeydiyenin neticesinde feth-i Mekke mukaddemesi olan galibane Hacc-ı Peygamberiye (A.S.M) işaret ettikleri gibi, sair hurufatıyla meşhur Futûhat-ı Ahmediye’ye (A.S.M) Sûre-i Kevser ve Alak’a muvafık olarak işaretleri var.

Ezcümle: Besmele ile beraber إِذَا جَاءَ نَصْرُ اللَّهِ sekiz kelimatıyla ve نَصْرُ اللَّهِ kelimesinin sekiz harfiyle ve نَصْرُ اللَّهِ daki راء nın sekiz tekerrürüyle ve لام ın yine sekiz tekerrürüyle bu sûrenin sarahatle beşaret verdiği feth-i mekkedeki Nusret-i İlâhiyenin tarihi olan sekizinci sene-i hicriyeye tavafuk sırrıyla işaret ettiği gibi, إِذَا dan ta وَاسْتَغْفِرْهُ ya kadar olan on dört kelimatıyla وَالْفَتْحُ deki (فا, تا, حا) nın on dört adetleriyle ve إِذَا جَاءَ نَصْرُ اللَّهِ cümlesinin on dört hurufuyla hem نَصْرُ اللَّهِ وَالْفَتْحُ fıkrasının on dört hurufuyla on dördüncü sene-i hicriyesindeki feth-i Şam’da ihsan edilen Nusret-i harika tarihine tevafuk sırrıyla işari beşaret eder. Ve hakeza.

Bu sûrenin bu nevi tevafukatı ve mezaya-yı i’caziyesi çoktur. Fakat ma’teessüf  bu beşinci risale-i remziye üç bab olarak niyet edilmiş iken bâzı ahval-i ruhiye sebebiyle yalnız Birinci Bab’ın Sekiz Mes’elesinden Üç Mes’ele yazıldı. Perde indi mütekabisi kapalı kaldı.

Ses Yok