Zülfikar Risalesi | 29. Mektubun Sekizinci kısmının İkinci | 7
(1-16)

SEKİZİNCİ KISMININ ALTINCI REMZİ

Sûre-i إِنَّا أَعْطَيْنَاكَ الْكَوْثَرَ in pek çok esrarından tevafuk sırrıyla mü-nasebettar bir kaç sırrına dairdir. O esrar sarihan gösteriyor ki: إِنَّا أَعْطَيْنَاكَ tek başıyla bir mu’cizedir. Nümûne için letaifinden iki üç nüktelerinden işaret etmek münasibdir.

BİRİNCİSİ:

Sûre-i Kevser’de mevcud bulunan hurufatın tekerrürleri birden dokuza kadar, yani birer, ikişer, üçer, dörder tâ dokuza kadar muntazam bulunmasıyla beraber yirmi sekiz huruf-u hecaiden mevcud olan on dokuz harfin içinde ikişer kardeş olan ikişer harfden en güzelini ve lisana en hafifini almasıdır.

Şöyleki: (ر) (ز) den,(ر) var (ز) yok. (س) (ش) dan (س) var (ش) yok. (ص) (ض) dan (ص) var (ض) yok. (ط) (ظ) dan (ط) var (ظ) yok. (ع) (غ) dan (ع) var (غ) yok. (ف)  (ق) dan (ف) var (ق) yok. (ن) (م) den (ن) var (م) yok. Gibi zarif ve muntazam ve mânidar bir intihab olduğu gibi; mecmuu’ hurufu Besmele ile altmış beş olup, (هو) yi ifade eder. Besmelesiz hurufu, vakti nüzulüne işaret ediyor.

İKİNCİSİ:

Şu Sûre-i Kevsere dair remzde on üç def’a on üç rakam ile beyan edilen sırrın hülasası şudurki: Fatiha-i Şerifede on üç (ال) ile on üç meşhur sûver-i Kur’âniye olan yedi (آلم)(1) ,altı (آلر)(2) nın mecmuu adedine tevafukla on üç (ال) ile on üç sûrenin başlarına işaret edip, parmaklarını bastığı gibi ve Fatiha’da bulunan on beş (ميم) ile ve (آلم) ler ve (حم)(3) ler, ve bir (آلر)(4) ile beraber on beş sûrenin başına işaret edip, (ميم) lerine parmak bastığı misillu; Kur’ân Fatihada, Fatiha Sûre-i Kevserde münderiç olduğunun sırrıyla Sûre-i Kevser dahi on üç elifle Fatiha’nın on üç (ال) i gibi on üç parmakla on üç meşhur sûrelerin başlarına parmağını basıyor. Ve kendi de küçük bir Kur’ân olduğunu gösteriyor.

ÜÇÜNCÜSÜ:

الْكَوْثَرَ  kelimesi kudsi, cami’, külli, nûrani bir kelime olduğundan mâna-yı lugavisi olan hayr-ı kesirden ve uhrevi bir havz-ı kevserden ve ma’nevî bir havz-ı Kevser olan Kur’ândan tut, tâ hayr-ı kesir ıtlakına masadak olan Resûl-u Ekrem (A.S.M)’a i’ta edilen bütün hedeya-yı rahmaniye ve fütûhat-ı Rabbaniye’ye, tâ feth-i Mekke ve feth-i Beyt-i Makdis ve feth-i Şam ve feth-i İstanbula kadar mânaları olduğu gibi, o mânalara da işareti var.

Mesela: Âb-ı Zemzeme-i Kur’âniyenin menba-ı ve havz-ı kevseri olan Mekke-i Mükerremenin sekizinci senesindeki tarih-i fethine tekerrürsüz harflerin sekiz adediyle ve mütekerrirlerin yine sekiz edediyle ve (الف) in sekiz tekerrürüyle ve (نون) un sekiz teker-rürüyle ve feth-i İstanbul’a işaret eden (ف), (الْكَوْثَرَ), (ك) sekiz harfiyle tevafuk sırrıyla ve beş def’a sekizlerin ittifakıyla tevafuku, şu fütûhatçı sûre-i nûraniyede elbette tesadüfi olamaz. Belki tevafuk edilen kudsi  bir işarettir.



(1) (آلم) ile başlayan yedi sûre : El Bakara, Âl-i İmran, A’raf, Ankebut, Rum, Lokman, Sec-dedir.

(2) (آلر) ile başlayan altı sûre: Yunus, Hud, Yusuf, Ra’d İbrahim, Hicr’dir

(3) (حم) ile başlayan yedi sûre: Mü’min, Fussilet, Şura, Zuhruf, Duhan, Casiye, Ahkaf.

(4) (Ra’d sûresi (آلر) ile başladığından bir cihetle (ميم) li sûrelerden sayılır.

Ses Yok