Şualar | Dördüncü Şuâ | 66
(63-96)

Çünkü, bir samimî dostun saadetiyle şefkatli dostu dahi saadetlenir ve lezzetlenir. Şu halde Bâki-i Zülkemâl’in bekâsı ve varlığiyle, başta Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ve âl ve ashabı olarak umum sâdâtım ve ahbabım olan enbiya ve evliya ve asfiya ve bütün sâir hadsiz dostlarım i’dâm-ı ebedîden kurtulduğunu ve bir saadet-i sermediyeye mazhariyetlerini o şuur-u îmanî ile hissettim. Ve münâsebet, alâka, uhuvvet, dostluk sırriyle saadetleri bana in’ikas edip saadetlendirdiğini zevkettim.

Hem o şuur-u îmaniyle rikkat-i cinsiye ve şefkat-i akraba yüzünden gelen hadsiz teellümattan kurtulup, hadsiz bir zevk-i ruhanî duydum. Çünkü, hayatımı ve bekâmı maaliftihar onların tehlikelerden kurtulmaları için feda etmeyi fıtrî arzu ettiğim başta pederlerim ve vâlidelerim ve bütün neslî ve nesebî ve ma’nevî akrabalarım, Bâki-i Hakîki’nin bekâsı ve varlığiyle mahvdan ve ademden ve i’dam-ı ebedîden ve hadsiz elemlerden kurtulup o hadsiz rahmetine mazhariyetlerini şuur-u îmaniyle hissettim. Ve medâr-ı gam ve elem olan cüz’î ve tesirsiz şefkatime bedel, nihayetsiz bir rahmet, onlara nezaret ve himayet ettiğini duydum, hissettim. Bir vâlide veledinin lezzetiyle, zevkiyle, rahatiyle zevklenmesi gibi; ben de o bütün şefkat ettiğim zâtların, o rahmetin himayeti altındaki necatlariyle ve istirahatlariyle zevklendim ve ferahlandım ve çok derin şükrettim.

Hem o şuur-u îmaniyle, netice-i hayatım ve sebeb-i saadetim ve vazife-i fıtratım olan Resail-i Nur dahi ziya’dan, mahvdan, faidesiz kalmasından ve ma’nen kurumasından kurtulmalarını ve meyvedâr bâki kalmalarını o intisâb-ı îmanî ile bildim, hissettim, kanaat getirdim; kendi bekâmın lezzetinden çok ziyâde bir ma’nevî lezzet duydum, tam hissettim. Çünkü îman ettim ki: Bâki-i Zülkemâl’in bekâsı ve varlığiyle Resail-ün Nur yalnız insanların hâfızalarında ve kalblerinde nakşolmuyor; belki hadsiz zîşuur mahlûkatın ve ruhanîlerin bir mütalâagâhları olmakla beraber rıza-i İlâhîye mazhar ise, Levh-i Mahfuz’da ve elvah-ı mahfuzada irtisam ederek sevab meyveleriyle tezeyyün eder.

Dinle
-