Ve velâyet-i Ahmediye ve ubûdiyet-i Muhammediye (Aleyhissalâtü Vesselâm) cihetinde, öyle bir dâire-i zikirde, namazdan sonraki tesbihatta bir tarîkat-ı Muhammediyenin (A.S.M.) virdidirler ki, her namaz vaktinde yüz milyondan ziyâde mü’minler beraber, o halka-i kübrâ-yı zikirde, ellerinde tesbihler, otuz üç, otuz üç, otuz üç def’a da tekrar ederler.
İşte böyle gâyet muhteşem bir halka-i zikirde, sâbıkan beyân ettiğimiz gibi hem Kur’ân’ın, hem îmanın, hem namazın hülâsaları ve çekirdekleri olan o üç kelime-i mübârekeyi namazdan sonra otuz üçer def’a okumak ne kadar kıymetdar ve sevablı olduğunu elbette anladınız.
Bu risâlenin başında Birinci Mes’elesi namaza dâir güzel bir ders olduğu gibi hiç düşünmediğim halde, âdeta ihtiyarsız olarak, onun âhiri de namaz tesbihatına dâir ehemmiyetli bir ders oldu.