Şualar | OnBirinci Şuâ | 281
(205-299)

Risâle-i Nur’un bir şehîd kahramanı olan merhum Hâfız Ali, hapiste Meyve Risâlesi’ni kemâl-i aşkla yazarken ve okurken vefat edip kabirde melâike-i suâle mahkemedeki gibi Meyve hakîkatları ile cevab verdiği misillû; ben de ve Risâle-i Nur Şâkirdleri de, o suâllere karşı Risâle-i Nur’un parlak ve kuvvetli hüccetleriyle istikbâlde hakîkaten ve şimdi ma’nen cevab verip onları tasdike ve tahsine ve tebrike sevkedecekler inşâallah.

Hem meleklere îmanın saadet-i dünyeviyeye medâr cüz’î bir nümûnesi şudur ki, İlmihâlden îman dersini alan bir ma’sûm çocuğun, yanında ağlayan ve ma’sûm bir kardeşinin vefâtı için vâveylâ eden diğer bir çocuğa: “Ağlama, şükreyle.. senin kardeşin meleklerle beraber Cennete gitti; orada gezer, bizden daha iyi keyfedecek, melekler gibi uçacak, heryeri seyredebilir.” deyip, feryad edenin ağlamasını tebessüme ve sevince çevirmesidir. Ben de aynen bu ağlayan çocuk gibi, bu hazîn kışta ve elîm bir vaziyetimde gâyet elîm iki vefat haberini aldım. Biri, hem âli mekteblerde birinciliği kazanan, hem Risâle-i Nur’un hakîkatlerini neşreden, biraderzâdem merhum Fuad; ikincisi, hacca gidip sekerat içinde tavâf ederken, tavâf içinde vefat eden Âlime Hanım nâmındaki merhume hemşirem. Bu iki akrabamın ölümleri, İhtiyar Risalesi’nde yazılan merhum Abdurrahman’ın vefatı gibi beni ağlatırken; îmanın nuruyla o ma’sûm Fuad, o sâliha Hanım insanlar yerinde meleklere, hûrilere arkadaş olduklarını ve bu dünyanın tehlike ve günahlarından kurtulduklarını ma’nen, kalben gördüm. O şiddetli hüzün yerinde büyük bir sevinç hissedip hem onları, hem Fuad’ın pederi kardeşim Abdülmecid’i, hem kendimi tebrik ederek Erhamürrâhimîn’e teşekkür ettim. Bu iki merhumeye rahmet duâsı niyetiyle buraya yazıldı, kaydedildi.

Risâle-i Nur’daki bütün mîzanlar ve muvâzeneler, îmanın saadet-i dünyeviyeye ve uhreviyeye medâr meyvelerini beyân ederler. Ve o küllî ve büyük meyveler, bu dünyada gösterdikleri saadet-i hayatiye ve lezzet-i ömür cihetiyle her mü’minin îmanı ona bir saadet-i ebediyeyi kazandıracak.. belki sünbül verecek ve o sûrette inkişaf edecek diye haber verirler.

Dinle
-