(Gâyet ehemmiyetli bir nükte-i i’caziyeye dâir birden ihtiyarsız, mağribden sonra kalbe ihtar edilen ve sûre-i
’ın zâhir bir mu’cize-i gaybiyesini gösteren uzun bir hakîkata kısa bir işârettir.)
İşte yalnız ma’na-yı işârî cihetinde bu sûre-i azîme-i hârika: “Kâinatta adem âlemleri hesabına çalışan şerirlerden ve insî ve cinnî şeytanlardan kendinizi muhafaza ediniz.” Peygamberimize ve ümmetine emrederek, her asra baktığı gibi ma’na-yı işârîsiyle bu acib asrımıza daha ziyâde, belki zâhir bir tarzda bakar; Kur’ân’ın hizmetkârlarını istiazeye dâvet eder. Bu mu’cize-i gaybiye, beş işâretle kısaca beyân edilecek. Şöyle ki:
Bu sûrenin her bir âyetinin ma’naları çoktur. Yalnız ma’na-yı işârî ile beş cümlesinde dört def’a kelimesini tekrar etmek ve kuvvetli münâsebet-i ma’nevîye ile beraber dört tarzda bu asrın emsalsiz dört dehşetli ve fırtınalı maddî ve ma’nevî şerlerine ve inkılâblarına ve mübârezelerine aynı tarih ile parmak basmak ve ma’nen “bunlardan çekininiz.” emretmek, elbette Kur’ân’ın i’câzına yakışır bir irşad-ı gaybîdir.
Meselâ: Başta
cümlesi, bin üç yüz elli iki veya dört (1352-1354) tarihine hesab-ı ebcedî ve cifrîyle tevâfuk edip nev’-i beşerde en geniş hırs ve hasedle ve birinci harbin sebebiyle vukua gelmeye hazırlanan ikinci harb-i umûmîye işâret eder. Ve ümmet’i Muhammediye’ye (A.S.M.) ma’nen der: “Bu harbe girmeyiniz, ve Rabbinize iltica ediniz.”