Şualar | OnÜçüncü Şuâ | 325
(323-383)

Aziz Kardeşlerim!

Yakınınızda bulunmakla çok bahtiyarım. Sizin hayalinizle arasıra konuşurum, müteselli olurum. Biliniz ki: Mümkin olsaydı, bütün sıkıntılarınızı kemâl-i iftihar ve sevinçle çekerdim. Ben, sizin yüzünüzden Isparta’yı ve havalisini taşıyla, toprağıyla seviyorum. Hatta diyorum ve resmen de diyeceğim: Isparta hükümeti bana ceza verse, başka bir vilâyet beni beraat ettirse, yine burayı tercih ederim.

Evet, ben üç cihetle Isparta’lıyım. Gerçi tarihçe isbat edemiyorum, fakat kanaatim var ki; İsparit nahiyesinde dünyaya gelen Said’in aslı, buradan gitmiş. Hem Isparta Vilayeti öyle hakîki kardeşleri bana vermiş ki; değil Abdülmecid ve Abdurrahman, belki Said’i onların herbirisine maalmemnuniye feda eylerim.

Tahmin ederim, şimdi küre-i arzda Risâle-i Nur şâkirdlerinden -kalben ve ruhen ve fikren- daha az sıkıntı çeken yoktur. Çünkü; kalb ve ruh ve akılları îman-ı tahkikî nurlariyle sıkıntı çekmezler; maddî zahmetler ise, Risâle-i Nur dersiyle hem geçici, hem sevablı, hem ehemmiyetsiz, hem hizmet-i îmaniyenin başka bir mecrada inkişafına vesile olmasını bilerek şükür ve sabırla karşılıyorlar. Îman-ı tahkikî dünyada dahi medâr-ı saadettir diye halleriyle isbat ediyorlar. Evet “Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler.” deyip, metinane bu fâni zahmetleri bâki rahmetlere tebdile çalışıyorlar.

Cenâb-ı Erhamürrâhimîn, onların emsallerini çoğaltsın, bu vatana medâr-ı şeref ve saadet yapsın ve onları da Cennet-ül Firdevs’te saadet-i ebediyeye mazhar eylesin, âmîn!

Said Nursî

* * *
Dinle
-