Evet, Cennet ucuz değil. İki hayatı imha eden küfr-ü mutlaktan kurtarmak, bu zamanda pek çok ehemmiyetlidir. Bir parça meşakkat olsa da, şevk ve şükür ve sabırla karşılamalı. Mâdem bizi çalıştıran Hâlık’ımız Rahîm ve Hakîm’dir; başa gelen herşeyi rıza ile, sevinç ile, rahmetine, hikmetine îtimâd ile karşılamalıyız.
Kahraman bir kardeşimiz, “Âyet-ül Kübrâ” mes’elesinde bütün mes’uliyeti kendine alıp, Hizb-i Kur’ân’ı ve Hizb-i Nur’u ve kalemiyle kazandığı fevkalâde uhrevî şeref ve fazilete istihkakını tam göstermiş, beni derin sevinçlerle ağlatmış; ve “Yedinci Şuâ” olan “Âyet-ül Kübrâ” tam nazar-ı dikkati celbederek ileride ona lâyık bir fütühatı ihzar etmek hikmetiyle ona gelen bu muvakkat müsadere, o kardeşimizin ve rüfekasının hizmetlerini ve masraflarını zâyi etmeyecek, inşâallah daha parlattıracak diye rahmet-i İlâhîyyeden bekleriz.
Sizi bütün duâlarında
gibi bütün mütekellim-i maalgayr sigalarında bilâ-istisna dahil edip, kesretli cesedler ve bir tek ruh hükmünde şirket-i ma’nevîyemizin düstûrlariyle çalışan ve sizin sıkıntınız ile sizden ziyâde alâkadar olan ve şahs-ı ma’nevînizden himmet ve meded ve sebat ve metanet ve şefaat bekleyen
Kardeşiniz
Said Nursî
Bu hâdise te’siriyle ben kendimi ma’sûm kardeşlerime rıza-yı kalb ile feda etmeye kat’i azm u cezmettiğim ve çâresini fikren aradığım vakitte, “Celcelutiye”yi okudum. Birden hatıra geldi ki, İmam-ı Ali Radıyallahu Anh: “Ya Rab! Aman ver!” diye duâ etmiş; inşâallah, o duânın sırriyle selâmete çıkarsınız.
Evet Hazret-i Ali Radıyallahu Anh, “Kaside-i Celcelutiye”de iki sûretle Risâle-i Nur’dan haber verdiği gibi, “Âyet-ül Kübrâ Risâlesi”ne işâreten