Şualar | OnÜçüncü Şuâ | 329
(323-383)

Ba’zı müfessirler, yalnız en umûmî veya en sarih veya vâcib veya bir sünnet-i müekkedeyi ifade eden ma’nayı tercih eder. Meselâ, bu âyette

’dan, ehemmiyetli bir sünnet olan iki rek’at teheccüd namazını ve

’dan, bir sünnet-i müekkede olan sabah fecir sünnetini zikretmiş. Yoksa evvelki ma’nanın daha çok efradı var. Kardeşim, seninle konuşmak kesilmemiş.

* * *

Aziz, sıddık kardeşlerim!

Şimdi zuhr namazını kıldım, tesbihat içinde siz hatırıma geldiniz ki; herbiri hem kendini, hem hânesindeki akrabasını düşünmekle mahzun olur. Birden kalbe geldi ki: Mâdem eski zamanlarda âhiretini dünyasına tercih edenler, hayat-ı içtimâîyenin günahlarından kurtulmak ve âhiretine hâlîsane çalışmak niyetiyle mağaralarda, çilehânelerde riyâzet ile hayatlarını geçirenler bu zamanda olsaydılar, Risâle-i Nur şâkirdleri olacaktılar; elbette şimdi bu şerait altında bunlar, onlardan on derece daha ziyâde muhtaçtır ve on derece fazla fazilet kazanıyorlar ve on derece daha rahattırlar.

* * *

Aziz, mübârek kardeşlerim!

Pek çok selâm... Bizim memlekette eskide arefe gününde bin İhlas-ı Şerîf okurduk. Ben şimdi bir gün evvel beş yüz ve arefede dahi beşyüz okuyabilirim. Kendine güvenen, birden okuyabilir. Ben, gerçi sizleri göremiyorum ve husûsi herbirinizle görüşmüyorum, fakat ben ekser vakitler, duâ içinde herbirinizle ba’zan ismiyle sohbet ederim.

* * *

Aziz, sıddık kardeşlerim!

Ben, şimdiye kadar Nur fabrika dâiresinin mübârekler hey’etinden iki ehemmiyetli rükünler kurtulmuşlar tahmin ederim.

Dinle
-