Aziz, sıddık kardeşlerim!
Sizin sebat ve metanetiniz, masonların ve münafıkların bütün plânlarını akîm bırakıyor.
Evet kardeşlerim, saklamağa lüzum yok. O zındıklar, Risâle-i Nur’u ve şâkirdlerini tarîkata ve bilhassa Nakşî Tarîkatı’na kıyas edip, o ehl-i tarîkatı mağlub ettikleri plânlar ile bizleri çürütmek ve dağıtmak fikriyle bu hücumu yaptılar.
Evvelâ: Ürkütmek ve korkutmak ve o mesleğin sû-i isti’malâtını göstermek.
Ve sâniyen: O mesleğin erkânlarının ve müntesibîninin kusuratlarını teşhir etmek.
Ve sâlisen: Maddiyyûn felsefesinin ve medeniyetinin câzibedar sefâhet ve uyutucu lezzetli zehirleriyle ifsad etmek ile mâbeynlerinde tesânüdü kırmak ve üstadlarını ihânetlerle çürütmek ve mesleklerini fennin, felsefenin ba’zı düstûrlariyle nazarlarından sukut ettirmektir ki, Nakşîlere ve ehl-i tarîkata karşı isti’mal ettikleri aynı silâh ile bizlere hücum ettiler, fakat aldandılar. Çünkü Risâle-i Nur’un meslek-i esası; ihlas-ı tam ve terk-i enâniyet ve zahmetlerde rahmeti ve elemlerde bâki lezzetleri hissedip aramak ve fâni ayn-ı lezzet-i sefihânede elîm elemleri göstermek ve îmanın bu dünyada dahi hadsiz lezzetlere medâr olmasını ve hiçbir felsefenin eli yetişmediği noktaları ve hakîkatları ders vermek olduğundan, onların plânlarını inşâallah tam akîm bırakacak ve meslek-i Risâle-i Nur ise tarîkatlara kıyas edilmez diye onları susturacak.