Bir hadîste ferman etmiş ki: “Bir tek adam seninle hidayete gelse, sahra dolusu kırmızı koyun, keçilerden daha hayırlıdır.” İşte burada, mahkemede, Ankara’da, sizlerin yazılarınız ve hizmetleriniz vasıtasiyle ne kadar insanlar îmanlarını dehşetli şübhelerden kurtardığını ve kurtaracağını düşününüz, sabır içinde kemâl-i rızâ ile şükrediniz.
Eğer Ankara’da hâkim olan Halk Partisi, oraya giden Risâle-i Nur’un kuvvetli kitablarına karşı inad etse ve musâlaha niyetiyle himâyesine çalışmazsa, bizim en rahat yerimiz hapistir ve mülhidler, bolşevizmi zındıka ile birleştirdiğine âlamettir ve hükümet onları dinlemeğe mecbûr olur. O zaman Risâle-i Nur çekilir, tevakkuf eder, maddî ve ma’nevî musîbetler hücuma başlarlar.
(Âyet-i celileleri mûcibince cinlerden de peygamber geldiği bildiriliyorsa da, bu husustaki müşkilin halli için vâki suâle üstadımızın verdiği cevabdır.)
Aziz Kardeşim!
Hakîkaten senin bu sualinin çok ehemmiyeti var. Fakat Risâle-i Nur’un en ehemmiyetli vazifesi, beşeri dalâletten ve küfr-ü mutlaktan kurtarmak olmasından, bu çeşit mes’elelere sıra gelmiyor, onlardan bahis açmıyor. Selef-i Sâlihîn dahi çok bahsetmemişler. Çünkü öyle gaybî ve görünmeyen işlerde sû-i isti’mal düşer.