Şualar | OnDördüncü Şuâ | 455
(384-508)

Üçüncü mübârek mektubunuz: Dokuz aydan beri temâdi eden pek acib tecridinizle beraber teselli ve ünsiyet ihtiyacını tevlid eden hastalığınız içinde neden bu tâzib oluyor.. diye siz sevgili üstadımızın kalb-i mübâreklerine gelen şekvaya bir ihtar olup.. inadcı, bahâneci ve insafsız muarızlar karşısında girdiğimiz bu şiddetli imtihanda altun olanlar bakır olanlardan ayrılmak için mehenge vurulmak ve insafsız bir tecrübe ile nefislerin hisseleri olup olmadığı bilinmek için eleklerle elenmek, sırf hak ve hakîkat nâmına olan hâlîsane hizmetimize pek çok lüzumu olduğu için kader-i İlâhînin ve inâyet-i Rabbânîyenin bu dehşetli tazyike verdiği müsaade, hiç bir hile, hiç bir enâniyet, hiç bir garaz, hiç bir dünyevî ve uhrevî menfaat karışmayarak yapılan ve tam hâlis ve hak ve hakîkattan gelen ve şimdi en muannid ve vesveseli olanları dahi teslime mecbûr eden ve bir zahmete mukabil inşâallah bin kâr bırakan bu hizmetimiz eğer perde altında kalsaydı, çok ma’nalar verilmekle beraber avâm-ı ehl-i îman ile havas kısmı birer bahâne ile tam kanaat etmeyeceklerinden olduğu bildirilmektedir.

Dördüncü mektub olan nüktesi ise,


ve kelime-i kudsiyeleriyle maddî cihetinde lâfzında siz sevgili üstadımızın bir seyahat-ı hayâliye-i fikriyelerinde, hava sahifesinin mütalâalariyle görülen zarif bir nükte-i tevhidde îman mesleğindeki gâyet derecede kolaylık ile meslek-i dalâletteki nihayetsiz müşkilât kısa bir işâretle beyân edilmiş. Kudret-i İlâhîyenin bir arşı olan bir avuç toprakta konulan muhtelif tohumların mahiyetlerinde ve emir ve irâdenin diğer bir arşı olan havanın bir parçasında neşv ü nema bulan lafzında görülen hârikalar, esbâba verildikçe, dehşetli müşkilâtın zuhuru ve Vâhid-i Ehad’e verildikçe fevkalâde sühûletin vücûdu, hem ehl-i dalâletin husûsan maddiyyun ve tabiiyyun meslek erbabına, hem ehl-i îmana gâyet şirin, gâyet güzel, gâyet hoş, hem gâyet mukni’ ve müskit bir şekilde isbat edilerek bir risâle kadar kıymeti bulunan husûsan tahavvülât-ı zerrat hakkındaki Otuzuncu Söz’le, Tabiat Risâlesi olan Yirmi Üçüncü Lem’anın bir nevi hülâsası olabilir kanâatını bize veren bu kıymetdar yazılarınızla Risâle-i Nur baştan başa her okuyanı hem tenvir edip yükseltiyor, hem sevgili üstadımıza nihayetsiz minnetdarlıklara vesile oluyor.


Husrev

Ses Yok