Asâ-yı Mûsa | Dokuzuncu Mesele | 59
(55-60)

ve kırk tâife ve tabaka-i nâsa ve herbir tabakaya karşı bir nev’i i’câzını gösterdiği kerâmetli ve hârikalı On Dokuzuncu Mektub’da beyân olunan ve Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm bin mu’cizatiyle onun bir mu’cizesi olarak hak kelâmullah olduğu kat’i isbat edilen Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyân, hiçbir cihette imkânı var mı ki, O Mütekellim-i Ezelî ve O Sâni-i Sermedî’nin kelâmı ve fermanı olmasın! Hâşâ, yüz bin def’a hâşâ ve kellâ!..

Demek îman-ı Billâh, bütün hüccetleriyle, Kur’ân’ın Kelâmullah olduğunu isbat ediyor.

Hem hiç mümkün müdür ki; zemînin yüzünü mütemâdiyen zîhayatlarla doldurup boşaltan ve kendini tanıttırmak ve ibâdet ve tesbihat ettirmek için bu dünyamızı zîşuurlarla şenlendiren bir Sultan-ı Zülcelâl, semavâtı ve yıldızları boş ve hâlî bıraksın; onlara münâsib ahâliyi yaratıp, o semâvî saraylarda iskân etmesin ve saltanat-ı rubûbiyyetini en büyük memleketinde hademesiz, haşmetsiz, me’mursuz, elçisiz, yâversiz, nâzırsız, seyircisiz, âbidsiz, raiyetsiz bıraksın.. Hâşâ, melekler sayısınca hâşâ!..

Hem hiçbir cihette imkânı var mı ki: Bu kâinatı öyle bir kitab tarzında yazar ki, herbir ağacın bütün tarihçe-i hayatını bütün çekirdeklerinde kaydeden ve herbir otun ve çiçeğin bütün vazife-i hayatiyesini bütün tohumlarında yazan ve herbir zîşuurun bütün sergüzeşte-i hayatiyesini hardal gibi küçük kuvve-i hâfızasında gâyet mükemmel yazdıran ve bütün mülkünde ve devair-i saltanatında her ameli ve her hâdiseyi müteaddit fotoğraflarla alarak muhafaza eden ve rubûbiyyetin en ehemmiyetli bir esası olan adâlet, hikmet ve rahmetin tecellileri ve tahakkukları için koca Cennet ve Cehennem’i ve Sırat ve mîzan-ı ekberi yaratan bir Hâkim-i Hakîm ve bir Alîm-i Rahîm, insanların kâinatı alâkadar eden amellerini yazdırmasın ve mücazat ve mükâfat için fiillerini kaydettirmesin ve seyyiat ve hasenatlarını kaderin levhalarında yazmasın. Hâşâ! Kaderin levh-i mahfûzunda yazılan harfleri adedince hâşâ!..

Demek îman-ı Billah hakîkatı, hüccetleriyle hem melâikeye îman, hem kadere îman hakîkatlarını dahi kat’i isbat eder. Güneş gündüzü ve gündüz Güneşi gösterdiği gibi, îmanın rükünleri birbirini isbat ederler.

İkinci Nokta: Başta Kur’ân, bütün semâvî kitablar ve suhuflar ve başta Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm olarak bütün peygamberler (aleyhimüsselâm),

Dinle
-