Asâ-yı Mûsa | Birinci Hücceti İmaniye | 110
(99-142)

Yüz bin ayrı ayrı seslerle ve çeşit çeşit dillerle onu içeriye çağırdılar, “Buyurun” dediler. O da girdi ve gördü ki:

Bütün hayvânât ve kuşların bütün nev’ileri ve tâifeleri ve milletleri, bil’ittifak, lîsan-ı kal ve lîsan-ı halleriyle deyip, zemîn yüzünü bir zikirhâne ve muazzam bir meclis-i tehlil sûretine çevirmişler; herbiri bizzat birer kaside-i Rabbânî, birer kelime-i Sübhanî ve ma’nidar birer harf-i Rahmanî hükmünde sâni’lerini tavsif edip hamd ü senâ ediyorlar vaziyetinde gördü. Güya o hayvanların ve kuşların duyguları ve kuvâları ve cihazları ve a’zaları ve âletleri, manzum ve mevzun kelimelerdir ve muntazam ve mükemmel sözlerdir. Onlar, bunlarla Hallak ve Rezzâklarına şükür ve vahdâniyyetine şehâdet getirdiklerine kat’i delâlet eden üç muazzam ve muhit hakîkatları müşahede etti.

Birincisi: Hiçbir cihetle serseri tesâdüfe ve kör kuvvete ve şuursuz tabiata havalesi mümkün olmayan hiçten hakîmane îcad ve san’at-perverane ibda’ ve ihtiyarkârane ve alîmane halk ve inşa ve yirmi cihetle ilim ve hikmet ve irâdenin cilvesini gösteren ruhlandırmak ve ihya etmek hakîkatıdır ki; zîruhlar adedince şahidleri bulunan bir bürhan-ı bahir olarak, Zât-ı Hayy-ı Kayyûm’un vücub-u vücûduna ve sıfât-ı seb’asına ve vahdetine şehâdet eder.

İkincisi: O hadsiz masnu’lar birbirinden sîmaca farikalı ve şekilce zînetli ve mikdarca mîzanlı ve sûretçe intizamlı bir tarzdaki temyizden, tezyinden, tasvirden öyle azametli ve kuvvetli bir hakîkat görünür ki; Kadir-i Külli Şey ve Âlim-i Külli Şey’den başka hiçbir şey, bu her cihetle binlerle hârikaları ve hikmetleri gösteren ihâtalı fiile sâhib olamaz ve hiçbir imkân ve ihtimali yok.

Üçüncüsü: Birbirinin misli ve aynı veya az farklı ve birbirine benzeyen mahsur ve mahdud yumurtalardan ve yumurtacıklardan ve nutfe denilen su katrelerinden o hadsiz hayvanların yüz binler çeşit tarzlarda ve birer mu’cize-i hikmet mâhiyetinde bulunan sûretlerini, gâyet muntazam ve müvâzeneli ve hatasız bir hey’ette açmak ve fethetmek öyle parlak bir hakîkattır ki; hayvanlar adedince senedler, deliller o hakîkatı tenvir eder.

İşte bu üç hakîkatın ittifakiyle, hayvanların bütün enva’ı, beraber öyle bir deyip şehâdet getiriyorlar ki;

Dinle
-