Asâ-yı Mûsa | İkinci Hücceti İmaniye | 145
(143-155)

O küreyvât-ı hamra, yâni yuvarlak kırmızı mevcûd, ona hakîkat lîsaniyle ve Hikmet-i İlâhîyye dili ile der: “Ben yalnız değilim. Eğer sikkemiz ve me’muriyetimiz ve nizamatımız bir olan kan ordusundaki bütün emsâlime mâlik olabilirsen, hem gezdiğimiz ve kemâl-i hikmetle istihdam olunduğumuz bütün hüceyrat-ı bedene mâlik olacak bir dakik hikmet ve azîm kudret, sende varsa göster ve gösterebilirsen, belki senin da’vanda bir ma’na bulunabilir. Halbuki senin gibi sersem ve senin elindeki sağır tabiat ve kör kuvvetle, değil mâlik olmak, belki zerre miktar karışamazsın. Çünkü bizdeki intizam o kadar mükemmeldir ki, ancak herşeyi görür ve işitir ve bilir ve yapar bir zât bize hükmedebilir. Öyle ise sus! Vazifem o kadar mühim ve intizam o kadar mükemmeldir ki; senin ile, senin böyle karmakarışık sözlerine cevab vermeğe vaktim yok” der, onu tardeder.

Sonra, onu kandıramadığı için o müddeî gider, bedendeki hüceyre ta’bir ettikleri menzilciğe rast gelir. Felsefe ve tabiat lîsaniyle der: “Zerreye ve küreyvât-ı hamraya söz anlattıramadım; belki sen sözümü anlarsın. Çünkü sen, gâyet küçük bir menzil gibi birkaç şeyden yapılmışsın. Öyle ise ben seni yapabilirim. Sen benim masnuum ve hakîki mülküm ol.” der. O hüceyre ona cevaben, hikmet ve hakîkat lîsaniyle der ki:

“Ben, çendan küçücük bir şeyim. Fakat pek büyük vazifelerim, pek ince münâsebetlerim ve bedenin bütün hüceyratına ve hey’et-i mecmûasına bağlı alâkalarım var. Ezcümle: Evride ve şerayin damarlarına ve hassase ve muharrike asablarına ve câzibe, dâfia, müvellide, musavvire gibi kuvvelere karşı derin ve mükemmel vazifelerim var. Eğer bütün bedeni, bütün damar ve asab ve kuvveleri teşkil ve tanzim ve istihdam edecek bir kudret ve ilim sende varsa ve benim emsâlim ve san’atça ve keyfiyetçe birbirimizin kardeşi olan bütün hüceyrât-ı bedeniyeye tasarruf edecek nâfiz bir kudret, şâmil bir hikmet, sende varsa göster, sonra ben seni yapabilirim diye da’va et. Yoksa haydi git! Küreyvât-ı hamra, bana erzak getiriyorlar. Küreyvât-ı beyzâ da, bana hücum eden hastalıklara mukabele ediyorlar. İşim var, beni meşgul etme. Hem senin gibi âciz, câmid, sağır, kör bir şey, bize hiçbir cihetle karışamaz. Çünkü: Bizde o derece ince ve nâzik ve mükemmel bir intizam var ki;

Dinle
-