Tarihçe-i Hayat | Altıncı Kısım - Emirdağ Hayatı | 478
(453-540)

Aziz Sıddık Kardeşlerim,

(Bir suale mecbûrî cevabın tetimmesidir)

Bu yaz mevsimi, gaflet zamanı ve derd-i maişet meşgalesi hengâmı ve Şuhûr-u Selâsenin çok sevaplı ibâdet vakti ve zemin yüzündeki fırtınaların silâhla değil, diplomatlıkla çarpışmaları zamanı olduğu cihetle; gâyet kuvvetli bir metanet ve vazîfe-i nuriye-i kudsiyede bir sebat olmazsa, Risâle-i Nur’un hizmeti zararına bir atâlet, bir fütûr ve tevakkuf başlar.

Aziz kardeşlerim, siz kat’i biliniz ki: Risâle-i Nur ve şâkirdlerinin meşgul oldukları vazîfe, rûy-i zemindeki bütün muazzam mesâillden daha büyüktür. Onun için; dünyevî merak-âver mes’elelere bakıp, vazîfe-i bâkıyenizde fütur getirmeyiniz. Meyvenin Dördüncü Mes’elesini çok def’a okuyunuz, kuvve-i ma’nevîyeniz kırılmasın.

Evet, ehl-i dünyanın bütün muazzam mes’eleleri; fâni hayatta zâlîmâne olan düstûr-u cidal dâiresinde; gaddarâne, merhametsiz ve mukaddesat-ı dîniyeyi dünyaya feda etmek cihetiyle, kader-i İlâhî, onların o cinâyetleri içinde, onlara bir ma’nevî Cehennem veriyor. Risâle-i Nur ve şâkirdlerinin çalıştıkları ve vazîfedar oldukları; fâni hayata bedel, bâki hayata perde olan ölümü ve hayat-ı dünyeviyenin perestişkârlarına gâyet dehşetli ecel cellâdının, hayat-ı ebediyyeye birer perde ve ehl-i îmanın saadet-i ebediyyelerine birer vesile olduğunu, iki kere iki dört eder derecesinde kat’i isbat etmektedir. Şimdiye kadar o hakîkatı göstermişiz.

Elhâsıl: Ehl-i dalâlet, muvakkat hayata karşı mücadele ediyorlar. Bizler, ölüme karşı nûr-u Kur’ân ile cidalde, onların en büyük mes’elesi -muvakkat olduğu için-, bizim mes’elemizin en küçüğüne -bekaya baktığı için- mukabil gelmiyor. Mâdem onlar divânelikleriyle bizim muazzam mes’elelerimize tenezzül edip karışmıyorlar; biz neden kudsî vazîfemizin zararına onların küçük mes’elelerini merakla tâkip ediyoruz?...

Dinle
-