Tarihçe-i Hayat | Altıncı Kısım - Emirdağ Hayatı | 477
(453-540)

Çünkü,



yâni “Birisinin hatâsiyle, başkası veya akrabası hatâkâr olmaz; cezaya müstehak olmaz.” olan düstûr-u irâde-i İlâhîye’ye karşı, bu zamanda



sırriyle şedit bir zulüm ile mukabele eder. Tarafgirlik hissiyle, bir câninin hatâsiyle değil yalnız akrabasına, belki taraftarlarına dahi adâvet eder. Elinden gelse zulmeder. Elinde hüküm varsa, bir adamın hatâsiyle bir köye bomba atar. Halbuki bir ma’sûmun hakkı, yüz câni için feda edilmez; onların yüzünden ona zulmedilmez. Şimdiki vaziyet, yüz ma’sûmu birkaç câni için zararlara sokar. Meselâ: Hatâlı bir adama müteallık, biçâre ihtiyar vâlide ve pederi ve ma’sûm çoluk çocukları ezmek, perîşan etmek, tarafgirâne adâvet etmek, şefkatin esasına zıttır. Müslümanlar içinde tarafgirâne cereyanlar yüzünden, böyle ma’sûmlar zulümden kurtulamıyorlar. Husûsan ihtilâle sebebiyet veren vaziyetler, bütün bütün zulmü dağıtır, genişletir. Cihad-ı dînide olsa, kâfirlerin çoluk çocuklarının vaziyetleri aynıdır. Ganimet olabilir; Müslümanlar, onları kendi mülküne dahil edebilir. Fakat İslâm dâiresinde birisi dinsiz olsa, çoluk çocuğuna hiçbir cihetle temellük edilmez; hukukuna müdahale edilmez. Çünkü o ma’sûmlar, İslâmiyet râbıtasiyle dinsiz pederine değil, belki İslâmiyet’le ve cemâat-i İslâmiye ile bağlıdır. Fakat, kâfirin çocukları, gerçi ehl-i necattırlar; fakat hukukta, hayatta pederlerine tâbi ve alâkadar olmasından, cihad darbesinde o ma’sûmlar memlûk ve esir olabilirler.

Umum kardeşlerime birer birer selâm ve kârı binler olan Leyle-i Mi’râcınızı tebrik ederim. Merhum Hacı İbrahim’in, Re’fet bey gibi müteallıkatlarına benim tarafımdan tâziye edip, deyiniz ki: “O merhum, Risâle-i Nur Talebeleri dâiresi içindedir; dâima onlara olan duâlara mazhardır. Biz de husûsi ona duâ ederiz.”

SAİD NURSÎ


* * *
Dinle
-