................................................
Sizi, eski talebelerim ve eski arkadaşlarım ve kardeşim ve Abdülmecid ve Abdurrahmanlar bildiğimden, bu mahrem sırrı size açtım. Evet, “Ben, yirmi dört saat evvel, hassasiyetimle ve âsabımın rutubetten te’siriyle rahmet ve yağmurun gelmesini hissettiğim gibi; aynen öyle de, ben ve köyüm ve nahiyem, kırk dört sene evvel, Risâle-i Nur’daki rahmet yağmurunu bir hiss-i kablelvuku’ ile hissetmişiz” demektir. Umum kardeşlerimize ve hemşirelerimize selâm ve duâ ederiz. Duâlarını rica ederiz.
SAİD NURSÎ
EHEMMİYETLİ BİR ZÂTIN, EHEMMİYETLİ
MEKTUBUNA MECBÛRİ BİR CEVAPTIR.
Aziz Sıddık Kardeşim,
Bilmukabele, biz de Ramazanınızı tebrik ediyoruz. Rüyalarınız pek çok mübârektirler. İnşâallah, Cenâb-ı Hak sizi büyük ihsanlara mazhar eyliyecek, diye bir işarettir. Bence bu zamanda en büyük bir ihsan, bir vazîfe, îmanı kurtarmaktır, başkaların îmanına kuvvet verecek bir sûrette çalışmaktır. Sakın, benlik ve gurura medâr şeylerden çekin. Tevâzu mahviyet ve terk-i enaniyet, bu zamanda ehl-i hakîkata lâzım ve elzemdir. Çünkü, bu asırda en büyük tehlike benlikten ve hodfuruşluktan ileri geldiğinden; ehl-i hak ve hakîkat, mahviyetkârâne dâima kusurunu görmek ve nefsini itham etmek gerektir. Sizin gibi, ağır şerâit içinde kahramancasına îmanını ve ubûdiyetini muhafaza etmesi, büyük bir makamdır. Senin rü’yalarının bir ta’biri de, bu noktadan seni tebşir etmektir. Risâle-i Nur eczalarında tarikat hakîkatına dâir “Telvihat-ı Tis’a” nâmındaki risâleyi elde edip bakınız. Hem, zâtınız gibi metin ve îmanlı ve hakîkatlı zâtlar Risâle-i Nur dâiresine giriniz. Çünkü; bu asırda Risâle-i Nur, bütün tehâcümâta karşı mağlûb olmadı.