Tarihçe-i Hayat | Altıncı Kısım - Emirdağ Hayatı | 485
(453-540)

Sevgili Üstadımız başımızda ve en âlî hakîkatları taşıyan ve Kur’ânın en yüksek ve mübârek tefsiri bulunan Risâle-i Nur elimizde oldukça, sevinçlerimiz had ve hududa alınmaz.

İşte bu hakîkatların herbir cüz’ü, sâha-i faaliyete çıksa, her tarafta merakla, zevkle kendini okutturuyor. Buna bâriz deliller pek çok var. Husûsiyle, inkâr-ı Haşr mefkûresini mağlûb eden “Onuncu Söz” matbu nüshaları; ve bilhassa gizli tab’edildiği halde kendini serbest okutan ve takviye-i îmanda pek yüksek hârikaları taşıyan “Âyetül-Kübrâ” risâleleri; ve inkâr-ı Ulûhiyet mefkûresini zîr ü zeber eden Külliyat-ı Nur “Hüccetül-Bâliğa” ve “Meyve” gibi eczaları meydanda... İnşâallah, Kur’ânın etrafına çevrilmek istenilen îmansızlığın emansız sûr’unu Risâle-i Nur temelinden kaldıracak; îmansızlığın emansız ateşini söndürüp, âb-ı hayat bahşeden şarâb-ı kevserini, bütün dünyaya emanlı îman vermekle içirecektir.


Talebeniz
HUSREV


* * *


Aziz Sıddık Kardeşlerim,

Sizin, bayramlarınızı tekrar betekrar tebrik ediyoruz. Gâyet ehemmiyetli iki mes’eleyi; sizlere zekâvetinize îtimaden, Risâle-i Nur’da müteferrikan parçaları bulunmalarına binaen, gâyet muhtasar konuşacağım.

Birincisi: Risâle-i Nur’un hakîki ve hakîkatlı bir şâkirdi bulunan ve Kur’ân-ı Mu’cizül-Beyânın kâtibi, bu def’a yazdığı mektupta, haddimden bin derece ziyâde hüsn-ü zannına istinaden, bir hakîkat soruyor. Risâle-i Nur’un şahs-ı ma’nevîsinin gâyet ehemmiyetli ve kudsî vazîfesini; ve hilâfet-i nübüvvetin de gâyet ulvî vazîfelerinden bir vazîfesini benim âdi şahsımda, Üstadı noktasından bir cilvesini gördüğünden, bana o hilâfet-i ma’nevîyenin bir mazharı nazariyle bakmak istiyor.

Dinle
-