Tarihçe-i Hayat | Yedinci Kısım - Afyon Hayatı | 577
(541-611)

yahudî ve nasranî ve mecusîlere, husûsan şimdi Bolşevizm perdesi altındaki anarşist ve mürted ve münâfıklara, (Hâşiye) hürriyet-i vicdan, hürriyet-i fikir bahanesiyle ilişmediğiniz halde; ve İngiliz gibi Hıristiyanlıkta müteassıb, cebbar bir hükümetin dâire-i mülkünde ve hâkimiyetinde milyonlarla müslümanlar her vakit Kur’ân dersiyle İngilizin bütün bâtıl akidelerini ve küfrî düstûrlarını reddettikleri halde, onlara mahkemeleriyle ilişmediği ve her hükümette bulunan muhalifler, alenen fikirlerinin neşrinde, o hükümetlerin mahkemeleri ilişmediği halde; benim kırk senelik hayatımı ve yüz otuz kitabımı ve en mahrem risâle ve mektublarımı; hem Isparta hükümeti, hem Denizli Mahkemesi, hem Ankara Ceza Mahkemesi, hem Diyânet Riyaseti, hem iki def’a belki üç def’a mahkeme-i temyiz tam tedkik ettikleri ve onların ellerinde iki-üç sene Risâle-i Nur’un mahrem ve gayr-i mahrem bütün nüshaları kaldığı ve bir küçük cezayı icab edecek birtek maddeyi göstermedikleri, hem bu derece zaafiyetim ve mazlûmiyetim ve mağlûbiyetim ve ağır şerait ile beraber, iki yüz bin hakîki ve fedakâr şâkirdlere, vatan ve millet ve âsâyiş menfaatinde en kuvvetli ve sağlam ve hakîkatlı bir rehber olarak kendini gösteren Risâle-i Nur’un elinizdeki mecmûaları ve dört yüz sahife müdafaatımız ma’sûmiyetimizi isbat ettikleri halde; hangi kanun ile, hangi vicdan ile, hangi maslahat ile, hangi suç ile bizi ağır ceza ve pek ağır ihanetler ve tecridlerle mahkûm ediyorsunuz? Elbette Mahkeme-i Kübrâ-i Haşirde sizden sorulacak!..

İkincisi: Beni cezalandırmak için gösterdikleri bir sebep: Benim tesettür, irsiyet, zikrullah, taaddüd-ü zevcât hakkında Kur’ân’ın gâyet sarîh Âyetlerine, medeniyetin itirazlarına karşı onları susturacak tefsirimdir.


Hâşiye: Ya Üstad! Değil yirmi milyon, üç yüz elli milyon insanların maddi ve ma’nevî hukukunu, Kur’ânın nuriyle Lillâh için müdafaa etmişsin. Lillâh için olduğuna delil, Cenâb-ı Hak seni Kur’ânın hizmetinde muvaffak eyledi. Mûsa Aleyhisselam, Fir’avnun zulmünden necat bulduğu gibi; Resûl-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselam da, münâfıkların laşelerini görüp, husûsan münâfıkların reisini, mübârek kendi eliyle geberterek Cehenneme gönderdiği gibi; Risâle-i Nur da, Eskişehir’de Risâle-i Münâcât; Denizli’de Meyve Risâlesi ve Hücceti; Afyon’da bu arzuhal ile, zındıkanın küfr-ü mutlakının ve şakîlerin canlarını Cehenneme gönderdi. Prensiplerini, rejimlerini yırtarak, dünyanın her köşesinde intişar etti. Elhamdülillâh..

Küçük Ali

Dinle
-