Îman ve Küfür | Beşinci Söz | 26
(25-27)

O, seni aç bırakmaz. O, Onun vazifesidir. Hem sen, âciz ve fakirsin; her yerde kendini beslettiremezsin. Hem, mücahede ve seferberlik zamanıdır. Hem, sana âsidir der, ceza verirler. Evet iki vazife, peşimizde görünüyor. Biri, pâdişahın vazifesidir: Bazan biz onun angaryasını çekeriz ki, bizi beslemektir. Diğeri, bizim vazifemizdir. Pâdişah bize teshilât ile yardım eder ki, tâlim ve harbdir. Acaba o serseri nefer, o mücâhid mualleme kulak vermezse, ne kadar tehlikede kalır anlarsın!

İşte ey tenbel nefsim! O dalgalı meydan-ı harb, bu dağdağalı dünya hayatıdır. O taburlara taksim edilen ordu ise, cemiyet-i beşeriyedir. Ve o tabur ise, şu asrın Cemaat-ı İslâmiyesidir. O iki nefer ise, biri: Feraiz-i dîniyesini bilen ve işliyen ve kebairi terk ve günahları işlememek için nefs ve şeytanla mücahede eden müttaki müslümandır. Diğeri: Rezzâk-ı Hakikîyi ittiham etmek derecesinde derd-i maişete dalıp, feraizi terk ve maişet yolunda rastgelen günahları işleyen fâsık-ı hâsirdir. Ve o tâlim ve tâlimat ise, (başta namaz) ibadettir. Ve o harb ise, nefis ve heva, cin ve ins şeytanlarına karşı mücahede edip günahlardan ve ahlâk-ı rezîleden kalb ve ruhunu helâket-i ebediyeden kurtarmaktır. Ve o iki vazife ise, birisi: Hayâtı verip beslemektir. Diğeri: Hayatı verene ve besleyene perestiş edip yalvarmaktır. Ona tevekkül edip emniyet etmektir.

Evet, en parlak bir mu’cize-i san’at-ı Samedâniye ve bir hârika-i hikmet-i Rabbâniye olan hayatı kim vermiş, yapmış ise, rızıkla o hayatı besleyen ve idame eden de O’dur, O’ndan başka olmaz... Delil mi istersin? En zaîf, en aptal hayvan; en iyi beslenir. (Meyve kurtları ve balıklar gibi.) En âciz, en nâzik mahlûk; en iyi rızkı o yer. (Çocuklar ve yavrular gibi.)

Ses Yok