Siracınnûr | Yirmialtıncı Lema | 85
(45-86)

Hulâsa: Ölüm firak değil, visaldir, tebdil-i mekândır, bâki bir meyveyi sünbül vermektir...

Beşinci Mertebe-i Nûriye-i Hasbiyye: Yine bir vakit hayatım çok ağır şerâit ile sarsıldı ve nazar-ı dikkatimi ömre ve hayata çevirdi. Gördüm ki, ömrüm koşarak gidiyor, Âhirete yakınlaşmış. Hayatım dahi tazyikat altında sönmeye yüz tutmuş. Halbuki Hayy ismine dâir risâlede îzah edilen hayatın mühim vazifeleri ve büyük meziyetleri ve kıymetdar faideleri böyle çabuk sönmeye değil, belki uzun yaşamağa lâyıktır, diye müteellîmane düşündüm. Yine üstadım olan

Âyetine müracaat ettim. Dedi: “Sana hayatı veren Hayy-ı Kayyûma göre hayata bak!” Ben de baktım, gördüm ki: Hayatımın bana bakması bir ise, Zât-ı Hayy-ı Kayyûma bakması yüzdür; ve bana âid neticesi bir ise, Hâlıkıma âid bindir. Şu halde marzî-i İlâhî dâiresinde bir an yaşaması kâfidir, uzun zaman istemez... Bu hakîkat dört mes’ele ile beyân ediliyor. Ölü olmayanlar veyahud diri olmak isteyenler, hayatın mâhiyetini ve hakîkatını ve hakîki hukukunu o dört mes’ele içinde arasınlar, bulsunlar ve dirilsinler!..

Hulâsası şudur ki; hayat, Zât-ı Hayy-ı Kayyûma baktıkça ve îman dahi hayata hayat ve ruh oldukça, beka bulur hem baki meyveler verir, hem öyle yükseklenir ki, sermediyet cilvesini alır, daha ömrün kısalığına ve uzunluğuna bakılmaz...

Altıncı Mertebe-i Nuriye-i Hasbiyye: Müfarakat-ı umûmîye hengâmında olan harâb-ı dünyadan haber veren âhirzaman hadisatı içinde müfarakat-ı husûsiyemi ihtar eden ihtiyarlık ve âhir ömrümde bir hassasiyet-i fevkalâde ile fıtratımdaki cemâlperestlik ve güzellik sevdası ve kemâlâta meftûniyet hisleri inkişaf ettikleri bir zamanda, dâimî tahribatçı olan zevâl ve fenâ ve mütemadi tefrik edici olan mevt ve adem, dehşetli bir sûrette bu güzel dünyayı ve bu güzel mahlûkatı hırpaladığını, parça parça edip güzelliklerini bozduğunu; fevkalâde bir şuur ve teessür ile gördüm.

Fıtratımdaki aşk-ı mecâzî, bu hale karşı şiddetli galeyan ve isyan ettiği zamanda bir medâr-ı tesellî bulmak için yine bu Âyet-i Hasbiyyeye müracaat ettim. Dedi: “Beni oku ve dikkatle ma’nama bak!” Ben de Sûre-i Nurdaki

ilâ âhir...

Ses Yok