Siracınnûr | Yirmialtıncı Lema | 82
(45-86)

Birinci Mertebe-i Nûriye-i Hasbiyye: Bendeki aşk-ı beka; bendeki bekaya değil, belki sebebsiz ve bizzat mahbub olan kemâl-i mutlak sâhibi, Zât-ı Zülkemâlin ve Zülcelâlin bir isminin cilvesinin mâhiyetimde bir gölgesi bulunduğundan, fıtratımda o Kâmil-i Mutlakın varlığına ve kemâline ve bekasına müteveccih olan muhabbet-i fıtriye, gaflet yüzünden yolunu şaşırmış, gölgeye yapışmış, âyinenin bekasına âşık olmuştu,

geldi, perdeyi kaldırdı. Gördüm ve hissettim ve hakka’l-yakîn zevkettim ki; bekamın lezzeti ve saadeti, aynen ve daha mükemmel bir tarzda Bâki-i Zülkemâlin bekasına ve benim Rabbim ve İlâhım olduğuna, tasdik ve îmanımda ve iz’anımda vardır. Bunun edillesi, zevil-ehsâsı hayrette bırakacak gâyet derin ve dakik on iki hemhemler ve şuûr-u îmanlar ile Risâle-i Hasbiyyede beyân edilmiştir.

İkinci Mertebe-i Nûriye-i Hasbiyye: Fıtratımdaki hadsiz aczimle beraber, ihtiyarlık ve gurbet ve kimsesizlik ve tecridim içinde; ehl-i dünya desîseleriyle, casuslariyle bana hücum ettikleri hengâmda kalbime dedim: “Elleri bağlı, zaîf ve hasta bir tek adama ordular taarruz ediyor. Benim için bir nokta-i istinâd yok mu?” diye

Âyetine müracaat ettim. Bana o Âyet bildirdi ki; intisâb-ı îmanî vesikasiyle Kadîr-i Mutlak öyle bir Sultana intisâb edersin ki; zemîn yüzünde her baharda dört yüz bin milletten mürekkeb nebatat ve hayvânât ordularının bütün cihâzâtlarını kemâl-i intizam ile vermekle beraber, başta insan olarak, hayvânâtın muazzam ordusunun bütün erzaklarını, değil medenî insanların son zamanlarda keşfettikleri et ve şeker ve sâir taamların hulâsaları gibi, belki yüz derece o medenî hulâsalardan daha mükemmel ve bütün taamların her nev’inden tohum ve çekirdek denilen Rahmanî hulâsalara koyup; ve o hulâsaları dahi, onların pişirmelerine ve inbisatlarına dâir kaderî tarifeler içinde sarıp, muhafaza için küçük sandukçalara koyup, tevdi eder.

O sandukçaların îcadı emrinde bulunan * fabrikasından o kadar çabuk ve kolay ve çoklukla olur ki; Kur’ân der: “Hâlık emreder, meydana gelir.”

Ses Yok