Siracınnûr | Dördüncü Şua | 91
(90-107)

Benim için ayne’l-yakîn sûretinde inkişaf eden çok kıymetdar envârından bir kısmını ve yalnız dokuz nurunu ve mertebesini icmalen yazıp, eskiden ayne’l-yakîn ile değil, belki ilme’l-yakîn ile bilinen tafsilâtını Risâle-i Nur’a havale ediyorum.

(Birinci mertebe çok derin olmasından burada yazılmadı.)

İKİNCİ MERTEBE-İ NÛRİYE-İ HASBİYE: Fıtratımdaki hadsiz aczimle beraber, ihtiyarlık ve gurbet ve kimsesizlik ve tecridim içinde ehl-i dünya desiseleriyle, casuslariyle bana hücum ettikleri hengâmda kalbimde dedim: “Elleri bağlı, zaif ve hasta bir tek adama ordular taarruz ediyor. O biçârenin ( yâni benim için) bir nokta-i istinâd yok mu?” diye

âyetine mûrâcaat ettim. Bana bildirdi ki:

İntisab-ı îmanî tezkeresiyle, Kadîr-i Mutlak öyle bir sultana istinâd edersin ki; zemîn yüzünde her baharda dört yüz bin milletten mürekkep nebâtât ve hayvânât ordularının bütün cihâzâtlarını kemâl-i intizamla vermekle beraber, her sene eşcar ve tuyur denilen o iki muazzam ordusunun elbiselerini tazelendirerek yeni libaslar giydirir, urbalarını ve formalarını değiştirir ve tavuğun ve kuşun fistanlarını ve çarşaflarını tazelendirdiği gibi, dağın libasını ve sahranın yüz örtüsünü değiştirir. Ve başta insan olarak hayvânâtın muazzam ordusunun bütün erzaklarını; değil medenî insanların son zamanda keşfettikleri et ve şeker vesâire taamların hulâsaları gibi, belki yüz derece o medeni hulâsalardan daha mükemmel ve bütün taamların her nev’inden tohum ve çekirdek denilen rahmanî hulâsalara koyup ve o hulâsaları dahi, onların pişirmelerine ve inbisatlarına dâir kaderî târifeleri içine sarıp, muhafaza için küçücük sandukçalara koyup tevdi eder. O sandukçukların îcadı “Kaf Nun” fabrikasından o kadar çabuk ve kolay ve çoklukladır ki, Kur’ân der: “Bir emir ile yapılır”. Hem o umum hulâsalar bir şehri doldurmadığı ve birbirine benzedikleri ve aynı madde oldukları halde, Rezzak-ı Kerîm onlardan bir yaz mevsiminde pişirdiği gâyet mûtenevvî ve leziz taamlar zemînin bütün şehirlerini bir cihette doldurabilir.

İşte sen, intîsâb-ı îmanî tezkeresiyle böyle bir nokta-i istinâd bulabildiğinden hadsiz bir kuvvete ve kudrete dayanabilirsin.

Ses Yok