Siracınnûr | Onüçüncü Lema | 124
(108-130)

Çünkü: Hilkat-i kâinatın bir netice-i âzamı, ubûdiyet-i insaniyedir ve Rubûbiyet-i İlâhîyyeye karşı îman ve itaatla mukabeledir. Halbuki ehl-i küfür ve dalâlet ise, küfürdeki inkâriyle, mevcûdâtın ille-i gayeleri ve sebeb-i bekaları olan o netice-i âzamı reddettikleri için, umum mahlûkatın hukukuna bir nevi tecavüz olduğu gibi, umum masnûatın âyinelerinde cilveleri tezahür eden ve masnûatın kıymetlerini, âyinedarlık cihetinde âli eden Esmâ-i İlâhîyyenin cilvelerini inkâr ettikleri için, o esmâ-i kudsiyeye karşı bir tezyif olduğu gibi, umum masnûatın kıymetini tenzil ile o masnûata karşı bir tahkir-i azîmdir.

Hem umum mevcûdâtın herbiri birer vazife-i âliye ile muvazzaf birer Me’mur-u Rabbânî derecesinde iken, küfür vâsıtasiyle sukut ettirip, câmid, fâni, ma’nasız bir mahlûk menzilesinde gösterdiğinden, umum mahlûkatın hukukuna karşı bir nevi tahkirdir.

İşte envâ-ı dalâlet derecatına göre az çok kâinatın yaratılmasındaki Hikmet-i Rabbânîyeye ve dünyanın bekâsındaki Makâsıd-ı Sübhaniyeye zarar verdiği için, ehl-i isyana ve ehl-i dalâlete karşı kâinat hiddete geliyor, mevcûdât kızıyor, mahlûkat öfkeleniyor.

Ey cirmi ve cismi küçük ve cürmü ve zulmü büyük ve ayb ve zenbi azim biçâre insan! Kâinatın hiddetinden, mahlûkatın nefretinden, mevcûdâtın öfkesinden kurtulmak istersen, işte kurtulmanın çâresi: Kur’ân-ı Hakîmin dâire-i kudsiyesine girmektir ve Kur’ânın mübelliği olan Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın Sünnet-i Seniyyesine ittibadır. Gir ve tâbi ol!

ON İKİNCİ İŞÂRET: Dört sual ve cevabdır.

Birinci Sual: Mahdud bir hayatta, mahdud günahlara mukabil, hadsiz bir azab ve nihayetsiz bir Cehennem nasıl adâlet olur?

Elcevab: Sâbık işâretlerde, husûsan bundan evvelki On Birinci İşârette kat’iyyen anlaşıldı ki: Küfür ve dalâlet cinâyeti, nihayetsiz bir cinâyettir ve hadsiz bir hukuka tecavüzdür.

İkinci Sual: Şerîatta denilmiştir ki: “Cehennem cezayı ameldir; fakat Cennet fazl-ı İlâhî iledir.” Bunun sırr-ı hikmeti nedir?

Ses Yok