Birincisi: İstidrac eseri olarak, müstebidâne olan koca hükümetlerinde, cesur orduların ve faal milletin kuvvetiyle vukua gelen terakkiyat ve iyilikler haksız olarak onlara isnad edilmesiyle binler adam kadar bir iktidar onların şahıslarında tevehhüm edilmeğe sebeb olur. Halbuki, hakîkaten ve kaideten, bir cemâatin hareketiyle vücûda gelen müsbet mehâsin ve şeref ve ganîmet o cemâate taksim edilir ve efrâdına verilir. Ve seyyiat ve tahribat ve zayiat ise, reisinin tedbirsizliğine ve kusurlarına verilir. Meselâ: Bir tabur bir kal’ayı fethetse, ganîmet ve şeref süngülerine âittir. Ve menfî tedbirler ile zâyiatlar olsa, kumandanlarına aittir.
İşte hak ve hakîkatın bu düstûr-u esasiyesine bütün bütün muhalif olarak müsbet terakkiyat ve hasenat o müdhiş başlara ve menfî icraat ve seyyiat biçâre milletlerine verilmesiyle; nefret-i âmmeye lâyık olan o şahıslar, istidrac cihetiyle ehl-i gaflet tarafından bir muhabbet-i umûmîyeye mazhar olurlar.
İkinci cihet ve sebeb: Her iki Deccal, âzamî bir istibdâd ve âzamî bir zulüm ve âzamî bir şiddet ve dehşet ile hareket ettiklerinden, âzamî bir iktidar görünür. Evet, öyle acib bir istibdat ki; kanunlar perdesinde herkesin vicdanına ve mukaddesatına, hatta elbisesine müdahale ederler. Zannederim asr-ı âhirde İslâm ve Türk hürriyet-perverleri, bir hiss-i kablelvuku ile bu dehşetli istibdâdı hissederek oklar atıp hücum etmişler. Fakat çok aldanıp yanlış bir hedef ve hatâ bir cebhede hücum göstermişler. Hem öyle bir zulüm ve cebir ki, bir adamın yüzünden yüz köyü harab ve yüzer masumları tecziye ve tehcir ile perîşan eder.
Üçüncü cihet ve sebeb: Her iki Deccal, Yahudinin İslâm ve Hristiyan aleyhinde şiddetli bir intikam besleyen gizli komitesinin muavenetini ve kadın hürriyetlerinin perdesi altındaki dehşetli bir diğer komitenin yardımını, hatta İslâm Deccalı masonların komitelerini aldatıp müzaheretlerini kazandıklarından dehşetli bir iktidar zannedilir. Hem ba’zı ehl-i velâyetin istihracâtıyla anlaşılıyor ki, İslâm Devletinin başına geçecek olan Süfyanî Deccal ise; gâyet muktedir ve dâhî ve faal ve gösterişi istemeyen ve şahsî olan şan ve şerefe ehemmiyet vermeyen bir sadrazam ve gâyet cesur ve iktidarlı ve metin ve cevval ve şöhret-perestliğe tenezzül etmiyen bir serasker bulur, onları teshir eder.