Şualar | Yedinci Şuâ | 166
(103-191)

Hadsiz misâllerinden üç misâli: Sûre-i NAHL’in bir sahifesinde birbirine muttasıl üç âyetin işâret ettikleri üç fiilin hadsiz nüktelerinden “Üç Nükte”sini beyân ederiz.

Birincisi:

Evet balarısı fıtratça ve vazifece öyle bir mu’cize-i kudrettir ki: Koca Sûre-i NAHL, onun ismiyle tesmiye edilmiş. Çünkü; o küçücük “bal makinesi”nin zerrecik başında, onun ehemmiyetli vazifesinin mükemmel proğramını yazmak ve küçücük karnında taamların en tatlısını koymak ve pişirmek ve süngücüğünde zîhayat a’zaları tahrib etmek ve öldürmek hâsiyetinde bulunan zehiri o uzuvcuğuna ve cismine zarar vermeden yerleştirmek; nihayet dikkat ve ilim ile ve gâyet hikmet ve irade ile ve tam bir intizam ve muvâzene ile olduğundan, şuursuz, intizamsız, mîzansız olan tabiat ve tesâdüf gibi şeyler elbette müdahale edemezler ve karışamazlar. İşte bu üç cihetle mu’cizeli bu san’at-ı İlâhîyenin ve bu fiil-i Rabbânîyenin, bütün zemin yüzünde hadsiz arılarda, aynı hikmetle, aynı dikkatle, aynı mîzanda, aynı anda, aynı tarzda zuhuru ve ihâtası, bedahetle vahdeti isbat eder.

İkinci âyet:

âyeti, ibret-feşan bir fermandır. Evet başta inek ve deve ve keçi ve koyun olarak süt fabrikaları olan vâlidelerin memelerinde, kan ve fışkı içinde bulaştırmadan ve bulandırmadan ve onlara bütün bütün muhalif olarak hâlis, temiz, safi, mugaddi, hoş, beyaz bir sütü koymak ve yavrularına karşı o sütten daha ziyâde hoş, şirîn, tatlı, kıymetli ve fedakârane bir şefkati kalblerine bırakmak; elbette o derece bir rahmet, bir hikmet, bir ilim, bir kudret ve bir ihtiyar ve dikkat ister ki; fırtınalı tesadüflerin ve karıştırıcı unsurların ve kör kuvvetlerin hiçbir cihetle işleri olamaz.

Dinle
-