Şualar | Yedinci Şuâ | 171
(103-191)

Hem nasıl ki, Onuncu ve Yirmi Dokuzuncu Sözlerde denildiği gibi intizam ve muvâzene ve hükme itaat ve emirleri imtisal sırlarıyla, yüz hâne kadar bir büyük sefineyi bir çocuğun parmağıyla oyuncağını çevirdiği gibi döndürür, gezdirir. Hem bir âmir, bir arş emriyle birtek neferi hücum ettirdiği gibi, muntazam ve muti bir orduyu dahi, o tek emriyle hücuma sevkeder. Hem pek büyük bir hassas mîzanın iki gözünde, iki dağ muvâzene vaziyetinde bulunsalar, iki kefesinde iki yumurta bulunan diğer mîzanın, bir tek ceviz, bir kefesini yukarıya kaldırması, birini aşağı indirmesi gibi; o tek ceviz, bir kanun-u hikmetle öteki büyük mîzanın bir gözünü dağ ile beraber dağın başına ve öbür dağı, derelerin dibine indirebilir.

Aynen öyle de: Kayıdsız, nihayetsiz, nurânî, zâtî, sermedî olan kudret-i Rabbânîyede ve beraberinde bütün intizamatın ve nizamların ve muvâzenelerin menşei, menbaı, medârı, masdarı olan nihayetsiz bir hikmet ve gâyet hassas bir adalet-i İlâhîye bulunduğundan ve cüz’î ve küllî ve büyük ve küçük herşey ve bütün eşya, o kudretin hükmüne musahhar ve tasarrufuna münkad olduğundan, elbette zerreleri kolayca tedvir ve tahrik ettiği gibi, yıldızları dahi nizam-ı hikmet sırrıyla kolayca döndürür, çevirir. Ve baharda, bir emir ile suhûletle bir sineği ihyâ ettiği gibi; bütün sineklerin taifelerini ve bütün nebâtâtı ve hayvancıkların ordularını, kudretindeki hikmet ve mîzanın sırrıyla, aynı emirle, aynı kolaylıkla diriltip meydan-ı hayata sevk eder. Ve bir ağacı baharda çabuk diriltmek ve kemiklerine hayat vermek gibi, o hikmetli adâletli Kudret-i Mutlaka ile koca arzı ve zemin cenâzesini, baharda o ağaç gibi kolayca ihya edip yüz bin çeşit haşirlerin misallerini îcad eder. Ve bir emr-i tekvinî ile arzı dirilttiği gibi,

fermanıyla yâni: “Bütün ins ve cin, birtek sayha ve emr ile yanımızda meydan-ı haşre hazır olurlar.”

Dinle
-