Şualar | OnDördüncü Şuâ | 414
(384-508)

Ve haftada bir mektub bir yere, Nurlara teşvik için yazardım. Hatta müftü olan öz kardeşime ve yirmi sene yanımda talebelik eden ve beni çok merak eden ve bayram tebrikleri yazan o biraderime üç senede üç dört mektub yazdım. Memleketimdeki biraderime yirmi senede hiç yazmadığım halde, iddianâmede beni emniyeti ihlâl suçu ile ittiham edip ve cerbeze ile eski nakaratı tazeleyerek “İnkılâba karşı geliyor” demiş. Buna karşı deriz: Yirmi sene zarfında yirmi bin Nur nüshalarını merak ve kabul ile okuyan yirmi bin, belki yüz bin adamdan altı mahkeme ve alâkadar on vilâyetin zabıtaları emniyeti ihlâle dâir hiçbir maddeyi kaydetmemesi gösteriyor ki; hakkımızda binler ihtimâlden ancak bir tek ihtimâl ile bir imkâna kat’i vukuat nazariyle bakıyor. Halbuki iki-üç ihtimâlden bir ihtimâl olsa, eseri görülmezse hiç bir suç olmaz. Hem binler ihtimâlden bir ihtimâl değil, belki her adam, hem aleyhime hücum eden müddeî, çok adamları öldürebilir. Anarşist ve komünist hesabına emniyeti, âsâyişi bozabilir, emniyeti ihlâl edebilir. Demek böyle pek acib ve ifratkârane imkânatı vukuat yerinde isti’mal etmek, adliyeye ve kanuna karşı ihânettir.

Hem her hükümette muhalifler bulunur. Yalnız fikren muhalefet bir suç olmaz. Hükümet ele bakar, kalbe bakmaz. Ve bilhassa vatan ve millete zararsız, çok hizmeti, faidesi bulunan ve sonra hayat-ı içtimâîyeye karışmayan ve tecrid-i mutlakta yaşattırılan ve eserleri âlem-i İslâmın en mühim merkezlerinde kemâl-i takdir ve tahsin ile karşılanan bir adam hakkında bu pek acib ve asılsız ittihamları yapanlar, anarşilik, belki komünistlik hesabına bilmeyerek isti’mal ediliyor diye endişe ediyoruz.

Ba’zı emârelerle bildim ki: Gizli düşmanlarımız Nur’un kıymetini düşürmek fikriyle, siyaset ma’nasını hatırlatan “mehdilik” dâvasını tevehhüm ile, güya Nurlar buna bir âlettir diye çok asılsız bahâneleri araştırıyorlar. Belki benim şahsıma karşı bu işkenceler, bu evhamlarından ileri geliyor. Ben o gizli zalim düşmanlara ve onları aleyhimizde dinleyenlere deriz:

Ses Yok