Şualar | OnDördüncü Şuâ | 417
(384-508)

Haydi ba’zı yanlışlarım bulunsa bile, yüz binler âlimlerin görmedikleri veya ilişmedikleri iddianâmedeki yanlışlar hakîki olsa da bu bir suç olamaz, yalnız ilmî bir hata olabilir. Hem üç mahkeme bütün Risâle-i Nur’u ve bizleri beraat ettirdi. Yalnız Eskişehir Mahkemesi bir tesettür-ü nisvan mes’elesine dâir “Yirmi Dördüncü Lem’a”nın on beş kelimesini sebeb gösterip, bana ve yüzde on beş arkadaşıma hafifce bir ceza verdi. Size takdim ettiğim tetimme-i itirazımda, üç yüz elli bin tefsirin hükmüne ittiba ile o tefsirim için mahkûmiyetimi, rûy-i zeminde adâlet varsa o hükmü kabul etmez diye yazmışım. Makam-ı iddia bin dereden su getirir gibi, yirmi seneden beri yazılan kitab ve mektubların ba’zı cümlelerini zekâvetiyle aleyhimize çevirmeğe çalışmış. Halbuki bu noktada bizi beraat ettiren üç değil belki beş-altı mahkeme bu mevhum suçta bize şerik oluyorlar. Ben o âdil mahkemelerin haysiyetine ilişmemek lâzım geliyor diye makam-ı iddiaya hatırlatıyorum.

Üçüncüsü: Ölmüş gitmiş, hükümetten alâkası kesilmiş ve inkılâbdaki ba’zı kusurâta sebeb olmuş bir reise, sarihan tenkid ve itiraz da olsa kanunen bir suç olamaz. Halbuki sarahat değil, o kendi cerbezesiyle küllî beyânatımızı ona tatbik etmiş. O mahrem ve herkese bildirmediğimiz ma’naları izhar ve teşhir edip umumun nazar-ı dikkatini celbediyor. Eğer onda bir suç varsa, o makam-ı iddia suçlu olur. Çünkü halkı teşvik edip, o ma’nalara nazar-ı dikkati celbediyor.

Dördüncüsü: Üç mahkeme cemiyet noktasında bize kat’i beraat verdikleri halde, yine eski nakarat gibi, gizli cemiyet vehmine bin dereden su toplamak gibi emâreler araştırmış. Halbuki siyasî ve vatan ve millete zararlı olan müteaddid cemiyetler varken, onlara müsaade ve müsamahakârâne bakmak ile beraber, bizim gibi binlerle şahidin ve emârelerin şehâdetleriyle ve altı vilâyetin ilişmemeleriyle sâbit olan Nur Talebelerinin ders arkadaşlarını ve sırf vatan ve millet ve din menfaatine ve saadet-i dünyeviye ve uhreviye hesabına ve hariçten ve dâhilden gelen ifsad cereyanlarına karşı mücahidane tesanüdlerine gizli cemiyet nâmını vermek ve yirmi senede yüzbinler Risâle-i Nur şâkirdlerinin emniyeti ihlâle dâir hiçbir vukuatları kaydedilmediği halde,

Ses Yok