— Şu halde, bana îmansız demekle benim şahsımı, hem ordumu, hem de milletimi ve Çar’ı tahkir etmiş oluyor. Derhal divan-ı harb kurulunda isticvab edilsin.
Bu emir üzerine divan-ı harb kuruluyor. Karargâhtaki Türk, Alman ve Avusturya zabitleri, ayrı ayrı Bediüzzaman’a rica ederek başkumandana tarziye vermesi için ısrar ediyorlar. Verdiği cevab bu oluyor:
— Ben âhiret diyarına göçmek ve huzur-u Resûlûllah’a varmak istiyorum. Bana bir pasaport lâzımdır. Ben îmanıma muhalif hareket edemem.
Buna karşı kimse sesini çıkarmıyor, neticeyi bekliyor. İsticvab bitiyor. Rus Çarını ve Rus ordusunu tahkir maddesinden i’dâm kararını veriyorlar. Kararı infaz için gelen bir manga askerin başındaki subaya kemâl-i şetâretle: “Müsâade ediniz, on beş dakika vazifemi ifa edeyim.” diye abdest alıp iki rek’at namaz kılarken, Nikola Nikolaviç geliyor, kendisine hitaben:
— “Beni affediniz! Sizin beni tahkir için bu hareketi yaptığınızı zannediyordum. Hakkınızda kanunî muamele yaptım. Fakat şimdi anlıyorum ki, siz bu hareketinizi îmanınızdan alıyorsunuz ve mukaddesatın emirlerini îfa ediyorsunuz. Hükmünüz iptal edilmiş, dinî salâhatinizden (sâlihliğinizden) dolayı şâyân-ı takdirsiniz; sizi rahatsız ettim; tekrar tekrar rica ediyorum beni affediniz.”
Bütün müslümanlar için şâyân-ı misal olan bu salabet-i diniye ve yüksek seciyeyi, arkadaşlarından bir yüzbaşı, müşahedesine müsteniden anlatıyordu. Bunu duydukça ihtiyarsız olarak gözlerim yaşla doldu.
Abdurrahîm
Gazetenin bu fıkrasının yazılmasını Üstadımız emretmedikleri halde, hem çok merakâver, hem çok ibret, hem çok heyecan verici olmasından buraya yazılmıştır.
Husrev